Azerbaycan Türk felsefesi: gelenekler ve çağdaş eğilimler (19.-20. yüzyıllar)
Faig ALEKBERLI,
Azerbaycan Türk düşünürlerinin 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarından itibaren, önceki dönemlere kıyasla, dinî-felsefi konulardan çok, sosyo-politik sorunlara daha fazla eğilmeleri bir tesadüf değildir. Genel olarak bu dönemden itibaren felsefenin temel konularından ziyade sosyo-politik konulara daha fazla ilgi gösterilmesinin nedeni Müslüman milletlerin ve devletlerinin gerilemesiyle ilişkilendirilmiştir. Her halükarda, 19. yüzyıla kadar, belki bir yandan İslami Doğu halklarının ve devletlerinin gerilemesi pek belirgin değildi, aynı zamanda Batılı devletlerin gelişmesi de pek belirgin değildi. Ancak Müslüman ülkeler arasında büyük güç olarak kabul edilen Osmanlı ve Kaçar hanedanlarının ve diğer Müslüman devletlerin gerilemesine karşılık Batılı devletlerin her alanda (askeri, ekonomik, teknolojik vb.) ilerleme kaydetmeleri, sosyo-politik veya sosyo-felsefi içerikli eserleri daha da önemli hale getirmeye başlamıştır. Bu açıdan Bakıhanov, Zakir, Vazeh, Nigari, Nevvab ve diğer düşünürlerin eserlerinde felsefenin temel konularının yanı sıra sosyo-politik veya toplumsal felsefeyle ilgili konular da önemli yer tutmaktadır.
Sosyo-politik veya toplumsal felsefeyle ilgili konularda Azerbaycan Türk düşünürlerinden hangisinin muhafazakârlık ve katılıkla, hangisinin yenilik ve reformculukla öne çıktığı ayrı bir konudur. Elbette burada sosyo-politik ya da toplumsal felsefeyle ilgili meselelere yaklaşımdaki çelişkilerin ve farklılıkların çeşitliliğini de hesaba katmak gerekir. Her halükarda Azerbaycan’da Doğu-İslam-Türk kültür ve felsefesinin takipçileri arasında skolastik felsefeden laik felsefeye, dini düşünceden laik düşünceye kadar belirli farklılıkların olduğu inkâr edilemez (AA Bakıkhanov, HZ Şirvani, G. Zakir, MM Nevvab, S.A. Nabati, A. Akhundoglu, Nigari ve diğerleri). Aslında 19. yüzyılda Azerbaycan Türk kültür ve felsefesinin oluşumunda skolastik felsefi düşünceden laik felsefi düşünceye doğru ortaya çıkan çelişkiler ve farklılıklar, onun yeni bir aşamaya geçişinin temelini oluşturmuştur. Başka bir deyişle, Bakıhanovlar, Zakirler, Nigariler ve Nebatiler’in dinî ve tasavvufî görüşlerinin yanı sıra sosyo-politik ve toplumsal felsefeye daha fazla önem vermeleri, ayrıca yerel otoriter-muhafazakâr güçleri eleştirmeleri, gerçekten de yeni bir aşamaya geçişte önemli bir ivme kazandırmıştır. Kanaatimizce bunların hepsi Azerbaycan Türk felsefi ve toplumsal düşüncesinde skolastik felsefi düşünceden laik felsefi düşünceye geçişin ilk gelişme yolu olup, yerel-yargısal-muhafazakâr dünya görüşüne bir ölçüde muhalefetleri ve Batı kültürüne karşı aşırı temkinli yaklaşımlarıyla ayırt ediliyorlardı.
Önemli olan, felsefi gelişimin bu yolunun, bir bütün olarak, iki felsefi çizginin daha doğmasına yol açmış olmasıdır. Bu felsefi gelişim yollarından biri de Azerbaycan'da Batı Avrupa kültür ve felsefesinin oluşmasıyla ilişkili olup, Avrupacılığın etkisi altında radikal-devrimci felsefenin ortaya çıkmasıyla birlikte gerçekleşmiştir. Kanaatimizce Azerbaycan-Türk felsefi ve sosyal düşünce tarihinde bu felsefi gelişme........
© tarihistan.org
