menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

MEHMET AKİF ERSOY'UN ANTAKYA SEYAHATİ

8 1
11.03.2025

MEHMET AKİF ERSOY’UN ANTAKYA SEYAHATİ

Abbas Bilgili


Giriş Yerine Ya da Akif’in Memleketi Terketmesi

Bazı yazarlar değinmişse de, Mehmet Akif’in Antakya ziyareti çok bilinmiyor. Akif’in Mısır’da iken 1935 yılı yaz aylarında, henüz Hatay Türkiye’ye katılmadan önce Antakya’ya gerçekleştirdiği bu ziyareti M. Ertuğrul Düzdağ Mehmed Akif’in Mısır Hayatı ve Kur’an Meâli, Ali İlmi Fani Bir 150’liğin Mektupları, Ekmeleddin İhsanoğlu – Fatma M. Şen Akif’ten Emanetler isimli eserlerinden yararlanarak anlatmaya çalışacağız. Elbette ki, 6 Şubat 2023 depreminde kaybettiğimiz rahmetli Mehmet Tekin’in Hatay’la ilgili çok sayıda yaptığı yayınlardan birinin de Mehmet Akif’in Antakya ziyaretine dair olduğunu biliyoruz; bir sempozyumda sunulan Mehmet Akif Ersoy ve Antakya başlıklı makalesi küçük bir kitapçık olarak da yayınlanmıştı, bu makaleden de yararlanacağız.

Unutulmayan ve unutulmayacak büyük şair, Millî Mücadeleye desteğini İstiklâl Marşı ile perçinlemişti. Ancak Cumhuriyetin yerleştirmeye çalıştığı yeni hayat tarzına mesafeli duruyor ve yeni rejimin bazı uygulamalarından ciddi biçimde rahatsızdı. Millî Mücadeleye destek yazılarının yayınlandığı Sebilürreşad dergisi kapatılmış ve en yakın arkadaşlarından Eşref Edip tutuklanarak İstiklal Mahkemesi önüne çıkartılmıştı. Akif’in peşine de polis takılmıştı ve sürekli izleniyordu. “Arkamda polis hafiyeleri gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum” demişti.1 Kendi devletiyle kavga etmek istemeyen Akif çareyi ülkeyi terk etmekte bulmuştu. Birinci mecliste vekillik yapmış, İstiklal Madalyası sahibi Akif, daha önceden de birkaç defa gittiği Mısır’a 1925 yılında gidip yerleşmiş, orada Abbas Halim Paşa’dan destek almış, şiirler yazmaya devam etmiş, Kur’an Meali üzerinde çalışmış, üniversitede dersler vermiş ve ölümüne yakın İstanbul’a dönmüştür. 1925-1936 yılları arasında 11 yıllık gurbet hayatı yaşamış ve vatanına adeta ölmek için dönmüştü. Zira döndüğünde hastaydı ve döndüğü yıl içinde 27 Aralık 1936’da İstanbul’da hayata veda etti.

Akif Antakya’da

Akif Mısır’da iken 1935 yılında karaciğerinden ciddi biçimde rahatsızdı. Hava değişimine ihtiyaç duyuyordu. Mısır’da kendisine destek olan Abbas Halim Paşa öldüğü için kızı Prenses Emine Abbas Halim Hanımefendi desteğini eksik etmiyordu. Akif o günlerde 28 Nisan 1935’te Prenses’e yazdığı mektupta “Temmuz ayında, inşallah emriniz veçhile tebdil-i hava için Antakya taraflarına gideceğim” diyordu.2

Tedavi için Lübnan’a gelip doktor tavsiyesiyle Beyrut’ta yüksek rakımlı Sû kül-Garp köyünde bir otele yerleşmişti. Türkiye’den yurt dışına sürülen 150’liklerden bazıları Lübnan ve Suriye’de yaşamaktaydı. Bunlardan Filozof Rıza Tevfik, Akif’in geldiğini duyunca evine yemeğe davet eder. Bu yemek davetine katılan Akif’i bu defa bir başka 150’lik Ali İlmi Fani ziyaret eder ve onu Bereketzade Cemil Bey’in Antakya’a davet ettiğini söyler. Akif bu daveti de kabul eder ve 8 Ağustos günü Ali İlmi ile birlikte önce Halep’e uğrarlar ve orada yine 150’liklerden Refik Halit Karay’ın misafiri olurlar, arkasından 9 Ağustos günü Antakya’ya gelirler. Gazete Akif’in Antakya’ya gelişini “On yıldan beri Türkiye dışında ve en çok Mısır’da oturmakta olan Safahat müellifi Mehmet Akif, iki gün evvel Halep’ten şehrimize gelmiştir” şeklinde halka duyurur.3

Ali İlmi de Rıza Tevfik’e yazdığı 14 Ağustos 1935 tarihli mektupta, Antakya’ya gelince Mehmet Akif’i Bereketzade Cemil Bey’in konağına yerleştirdiğini, Cemil Bey’in onu önceden tanıdığını ve pek ziyade hürmet gösterdiğini, her surette istirahatini temin ettiğini yazmıştır.4 Konağın arka pencereleri Asi Nehri’ne bakmaktadır. Misafirlerini bu konakta karşılayan Akif’e Ali İlmi eşlik etmektedir. Konak sahibi Cemil Bereket Akif’e büyük saygı duymakta ve en iyi şekilde ağırlamak isteğindedir. Büyük şair konukseverlikten ve burada olmaktan çok memnundur. Cemil Bey, bir köşeye çekilerek, konağı tamamen Akif’e devretmiş gibidir. Antakya o zamanlar Fransız Mandası altındaki Sancak’tır. Akif’in gelişi Sancak’ta Türkler arasında büyük sevinç ve heyecan yaratmıştır. Ziyarete gelenler ona büyük saygı göstermekte ve hayranlıklarını ifade etmektedirler.5 Ziyaretçiler arasında gençler ve çocuklar da vardı. Antakyalı yazar Mustafa Arafatoğlu da henüz 12 yaşındayken Akif’i ziyaret edenler arasındaydı. Arafatoğlu bu ziyaretten 58 yıl sonra gördüğünü yazmıştı. Konağın ziyaretçi akınına uğradığını belirttikten sonra şöyle yazıyordu:

Antakya ve insanlarını çok sevmişti. Gördüğü ilgiden duygulanıyordu. Türkçe konuşan insanlara susamıştı. Reyhanlı’dan, Kırıkhan’dan, Yayladağı’ndan, yakın köylerden gelişini duyanlar ziyaretine koşuyorlardı. Gösterilen bu olağanüstü ilgi, yapılan davetler onu çok mutlu ediyordu.”6

Antakya eşrafından onu sevenler davet yarışına girmişti. Ali İlmi Bey, davetleri sıraya koyarak organize etmeye çalışıyordu. Bu program dahilinde Dervişiye, Harbiye, Döver, Ayncamus (Tosunpınar) ve Adalı Hacı Mehmet Efendi’nin Maşukiye’deki bahçesinde kendisi için düzenlenen ziyafetlere katıldı. Fırsat buldukça Asi kenarında yürüyüş yapıyordu.7

Akif 24 Ağustos 1935 tarihli bir mektupta Antakya’da beş on gün kaldıktan sonra dönmek niyetindeyken kendisinde malarya (sıtma)........

© tarihistan.org