BÜCHNER'İN KALEMİNDEN DANTON'UN ÖLÜMÜ
BÜCHNER’İN KALEMİNDEN DANTON’UN ÖLÜMÜ
Av. Abbas Bilgili
Georg Büchner (1813 – 1837) çok genç yaşta, henüz 24 yaşındayken hayatını kaybetmesine karşın Alman tiyatrosunun temellerinin oluşumunda önemli bir yer edinmeyi başarmıştı. En önemli ve en bilinen eseri 1835’te yazdığı Fransız Devrimi ile ilgili Danton’un Ölümü’dür. Bir tiyatro oyunu olan Danton’un Ölümü’nün, gerçek bir olayı anlattığı için tarihsel kaynaklardan büyük ölçüde yararlanılarak yazıldığında kuşku yok. Kahramanlar, olaylar ve konuşmalar büyük ölçüde gerçeğe uygundur. Bu nedenle de Danton’un Ölümü’nü izlemek ya da okumak, Fransız Devrimi’nin en azından bir dönemine tanık olmaya benzer.
Danton, (1759 – 1794) devrimin önde gelen liderlerinden biridir ve devrimin kendi çocuklarını yemesi geleneğinin kurbanlarından olmuştur. Avukat, politikacı ve hatiptir. Jakobenler Kulübü’nün üyesi ve Kral 16. Lous’nin idamına evet demiş olmasına karşın, devrimin diğer lideri, sertlik yanlısı Robespierre (1758 – 1794) ile ters düşmüştür. Robespierre, tavizsiz bir terör yanlısıdır devrim ve cumhuriyet için suçlu, suçsuz binlerce kişinin giyotinle kafasının kesilmesini normal ve hatta gerekli görmektedir. Danton ise “bu kadar terör fazla” diyenlerdendir. Bu tavrından dolayı da ılımlılar ya da insaflılar grubundan kabul edilir.
14 Temmuz 1789’daki Bastille Hapishanesi baskını, devrimin başlangıcı olarak kabul edilir. Takip eden süreçte, mutlak monarşiden meşruti monarşiye, akabinde cumhuriyete geçilir, kral ve kraliçe giyotine gönderilir. Komşu ülkelerin ve karşı devrimcilerin saldırıları karşısında devrimi ve cumhuriyeti ayakta tutmak isteyenlerin mücadelesi başlar. Bu mücadelede hapishanedeki mahkûmlar dahi topluca katledilir ve devrime giyotinin gölgesi düşer. Başta Robespierre olmak üzere kana doymayan bir devrim sürecinde devrimciler birbirine düşmeye başlar. Büchner’in eseri, devrim döneminde Danton’un son zamanlarını, yargılanmasını ve giyotine gönderilmesini konu edinir.
Fransız Devrimi’nin karakteristik özelliklerinden olan toplumdaki açlık ve aristokrasinin ayrıcalığı burada da karşımıza çıkar. Diyaloglarda bunu açıklıkla görüyoruz. Örneğin Danton bir diyalogda “her yer fuhuş kokuyor” demektedir ve bir başka diyalogda yurttaşın biri “fuhuşun sebebinin açlık olduğunu” vurgulamaktadır. Aristokratların bir aç kurt olduğu söylenirken, “Bir aristokrat soluk alıp veriyorsa,........© tarihistan.org
