hakanakpinar227@gmail.com

Bizim tarihimizde, Türk Milliyetçiliği’nin siyasî ve ideolojik bir kavram olarak uyandırılması, ancak 20. Yüzyıl’ın başında mümkün olabilmiştir.
Şevket Süreyya Aydemir’in deyimiyle “Çağa geç kalmış, kağşamış” bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti’nin hanedanı, bırakınız ulusçuluğu/milliyetçiliği, yüzyıllar boyunca “Türk” sözüne dahi tahammül edememiştir.
Türk Milliyetçiliği’nin ayak sesleri ilk kez, Tanzimat Devri ve sonrasındaki münevverlerin dil-edebiyat sahasındaki eserleri sayesinde kültür hayatımızda duyulmaya başlanmıştır. 20.Yüzyıl’ın hemen başında Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı ve Ziya Gökalp gibi önderler, Kültürel Türkçülük Hareketi olarak temayüz eden bu uyanışa, millî-ideolojik bir sıfat kazandırmaya çalışmışlardır.
Osmanlı-Türk Aydınlanması’nın önde gelen isimlerinden biri, hiç şüphe yok ki Namık Kemâl’dir. Yeni Osmanlılar Hareketi’nin önderlerinden olan şair-yazar ve gazeteci Namık Kemâl’in şiirlerinde ortaya koyduğu vatan sevgisi, yakın zamanda bir güneş gibi doğacak olan Türk Milliyetçiliği’ne esin kaynağı olmuştur. Devrin yurtsever Türk aydınları, Namık Kemâl’in belagat yüklü coşkun şiirleriyle vatan kavramının önemini yeniden ve derinden hissetmişlerdir. Namık Kemal, “Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir” diyen şairdir. O’na Türk Edebiyatı’nda “Vatan Şairi” denilmesi boş yere değildir.
Namık Kemâl, vatan ve meşrutiyet sevdalısı bir aydın olarak şiirlerinde vatan-millet kavramlarına çok yer veren bir........

© Tanyeri Haber