menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Aklın ayak izleri’nde yolculuklar (4) | Ardahan, küskün şehir

26 0
06.09.2024

Diğer

06 Eylül 2024

Aklın Ayak İzleri'nde çıktığımız yolculuğun yeni hedefi Ardahan.

Dersim'den ayrılıyoruz. Aracımız Pülümür, Tercan, Aşkale üzerinden Erzurum yönünde ilerliyor. Çocukluğumda Batı illerinden Ardahan'a, Kars'tan dolaşarak gidilirdi. Oltu ve Göle üzerinden yapılmış yeni bir yol uzun zamandır kullanımda. İlk defa geçiyorum bu yoldan. Etrafa hayran hayran bakıyorum. Göz alabildiğine uzanan meralar, uçsuz bucaksız meralar, yeşilin her tonuna bulanmış otlaklar. Erzurum-Kars Platosu 1800-2000 metre rakımlarında. Yüzlerce kilometre devam eden yol, ucu ufukta sonlanan düzlükler, rengârenk çiçeklerle bezeli meralar… Bu ne büyük zenginlik, bu nasıl bir sınırsızlık, bu ne muhteşem doğa. Ah memleketim benim! Ah, bir zamanlar en yoksul haliyle cümle Anadolu'yu doyuran toprağım. Ah, on yıllardır yoksunluğa, yoksulluğa mahkûm edilen yurdum. Senin ki, yalnız Anadolu'yu değil dünyayı besleyecek toprağın var. Senin ki sofran öylesine geniş, toprağın öylesine zengin, bereketli. Yeter ki otur divanına, yeter ki ver tohumunu, yeter ki besle, gör bak, nasıl doyuracak çocuklarını senin.

Akşamın alacakaranlığı. Ardahan Ovası'nın bir ucunda, bir yıldız gibi bize göz kırpıyor şehir. Burada bir hafta kalacağız. Arkadaşım Fercan konuk edecek bizi.

Sonraki gün etkinlik hazırlıklarını gözden geçiriyoruz. Salon, toplantı yeri, ses düzeni, posterler... Dedim ya, bu sene bahar gecikmiş buralarda. Yağmur aralıklarla yağmaya devam ediyor. Çevrede geziler yapıyoruz. 12 Eylül darbe yıllarında, gezmek isteyen turistlere askerlerin böyle bir yer yok, dediği Ani şehrine gidiyoruz. 1980 öncesinde sağcıların, burçlarına kızıl bayrak asıldığı yalanını yaydıkları Kars Kalesi'ne çıkıyoruz. Kendi köyüm Carishev'in de içinde olduğu köylere uğruyoruz. Beberek köyünün yaşlılarıyla sohbet ediyor, çocuklarıyla çocuk oluyoruz. Dağ taş, dere tepe adeta yeşile boğulmuş. Gel gör ki nüfus azalmış. Okulu, sağlık ocağı, öğretmeni, ebesi yok artık. Çocuk sesine hasret kalmış köyler. Nasıl olur demeyin, koyun nesli tükenmiş buralarda. Göz alabildiğine yeşil dağlar bomboş. Koyun-kuzu melemeleri duyulmaz olmuş yaylalarında.

Kars'a giderken Susuz'a uğruyoruz. Amacımız, bir kısmı müze haline getirilmiş Cilavuz Köy Enstitüsü'nü gezmek. Tesadüf bu ya, bir festivalin tam ortasına düşüyoruz. İlçede 1.Cilavuz Eğitim, Kültür ve Sanat Festivali yapılmakta. Sofralar kurulmuş, âşıklar gelmiş, bizi de davet ediyorlar. Yemeğe bölge ozanlarının atışmaları eşlik ediyor. Müzeyi geziyoruz. Anadolu'nun ücra bir köşesinde yakılan küçük bir ışığın bütün ülkeyi nasıl aydınlattığını bir kez daha anımsıyoruz. Enstitü mezunlarından Dursun Akçam ve Ümit Kaftancıoğlu'nu (Garip Tatar) anıyoruz. Geleceğimizi, belediye başkanına önceden haber vermişler. Ancak kalmak........

© T24


Get it on Google Play