menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bazen tek parmak, bazen tek yürek!

43 1
28.10.2025

Diğer

28 Ekim 2025

“Faşizm, güç demektir. Az sayıda kişinin geri kalanlar üzerindeki gücü. Baskı demektir. Şiddet demektir.”

Mubi’de izlenebilen muhteşem ve ibretlik dizi “Mussolini: Yüzyılın Oğlu”nda, bu minvalde bir tirat attıktan sonra, “faşizm”e adını veren “Duce” zor durumdaki bir başbakan olarak parlamentoya gider ve meydan okur. Zor durum, “faşist şiddet”in onca kıyımdan sonra bir de sosyalist ve anti faşist liderlerden Matteotti’yi öldürmesi, araziye gömmesi, neden sonra cesedin bulunmasıyla ortaya çıkmıştır. Cinayeti işleyen faşist çete de yakalanmıştır. Çünkü henüz polise tam hakim değildir Duce. Kral da artık ona tavır almaktadır.

Meclis’te ünlü 3 Ocak 1925 konuşmasını yapar ve kabaca şöyle der: “İşte 47’inci madde. İçinizden tek bir kişi bile isterse, ben ve bakanlarım yargılanır. Tek bir parmak bile kalksa.” (Konuşmanın tamamı için tıklayın)

O “tek parmak” kalkmaz. Faşizmin ilerleyişinde bir dönüm noktası “Roma’ya Yürüyüş” ise, bir diğeri seçimle iktidara gelebilmesi ise, esas dönüm noktası bu olur: Muhalefetten tek bir parmak bile kalkmaz!

Her popülizme “faşizm” diyemeyiz elbette. Faşizm bundan çok öte bir şey. Ama faşizanlık popülizmlerin içine de sirayet eder. Bazen “sol” görünümlü olanlara bile. Ama ille de sağdakilere.

Önce bir ahtapot vardır adeta. Kolları her tarafa uzanır. Hatta kendi bozduklarını da düzeltme vaadiyle bile zaman zaman. Bir gün bir siyasetçiye, bir gün bir muhalefet partisine, bir gün etnik-dini nefret hedeflerine, bir gün sokaktaki insana, bir gün gazetecilere, medyaya. El koyarak, tepesine binerek, çöreklenerek, susturarak, gözdağı vererek, gözaltı yayarak. Geçmişi bile silerek hatta.

Bizatihi bir gün kendisinin bile suçlanabileceği kurguları hazırlar, karşıtlarının üstüne boca eder: Yolsuzluktan şiddete, çeteleşmeden casusluğa, her daim hainliğe, milletin dirlik ve düzenini bozmaya, hakarete, sahtekarlığa, ahlak ve aile yapısı bozgunculuğuna, yalan habere kadar uzanabilir. Tabiata ve diğer canlılara karşı hoyratlıkla da bezenir. Militarizm kanatlanır, sözde ordu sivil iradeye itaate bağlanırken, siviller militer bir itaate zorlanır. Bütün bunlar yalan olması ve yalan olduğunun anlaşılması pek de önemsenmeyen bir propaganda mekanizmasıyla da sıvanır.

Ama işte mesele o “tek parmak” ya da parmaklar olur........

© T24