menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hakikat arayışı ve varlıkla yüzleşme

17 1
19.08.2025

Diğer

19 Ağustos 2025

Bazı felsefe okumalarımda benzer yargılara rastlasam da mantığımın ve aynı derecede sezgilerimin bana kazandırdığı kanaat, dilin ve yazının ontolojik bir gereksinim olarak kanıksanması bir işletişim ihtiyacından fazla hakikat arayışından kaynaklandığıdır. Yeryüzündeki varlığımızın anlamı ve nedenselliğine bir yanıt aramaktan maada varlıkla ilgili bir sorunsal inşa etmek daha akla yatkın duruyor. Çünkü zihnimizin bir yerinde bilinemez ve hiç bilinmeyecek olanın bir ihtimalden fazla bir hakikat olarak yer ettiği çok daha belirgin bir gerçekliktir.

İnsanlık tarihinin tüm akış, yöneliş ve dönüşüm süreçlerine baktığımız zaman her farklımedeniyetin kendini var etmek için aynı şekilde bir hakikate ihtiyacı oldu. Bu da yetmedi, bu hakikat boyun eğme ve itaat normlarını da beraberinde getirdi. Gizemli ya da olgusal, ilahi ya da dünyevi olsun, nesnel ya da öznel olsun bir kanaat veya inanışın hakikatin yerini alması ve bu hakikatin bir varlık dayanağı olarak korunması insanlığın ilk meydan okuma ve uğruna ölme nedenine dönüşecekti. Bu yüzdendir ki her medeniyet aynı zamanda kendi içinde bir müstahak olarak barbarlığı taşımıştır. Ve her medeniyet kendini yayma uğruna bir kıyım ve ölüm makinesine dönüşmüştür… Peki, bugün değişen nedir? İnsanlığın yararına olması gereken her teknolojik ve bilimsel ilerleme neden hala özgül bir “hakikat”in ortak değer olması adına evrensel bir medeniyetin nüvesi olamıyor?

Şu saptamamdan başlayalım: Dil ve yazının ontolojik gereksinim olarak konumlanması bir işletişim ihtiyacından fazla hakikat arayışından kaynaklandığıdır… Dilin yalnızca iletişim aracı olarak değil, gerçekliği anlamlandırma, onu kavrayıp kavramlaştırma ve hatta yaratma gücüne sahip bir........

© T24