menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

1968'den 2025'e...

33 5
21.02.2025

Diğer

21 Şubat 2025

Nihâyet iki haftanın sonunda eklemlerim ve belim izin verdi de sokağa çıkmaya başladım. İlk gittiğim yer tabii ki İHD İstanbul Şubesi oldu. Fakat yazımın ilk fotoğrafı oradan olmayacak, eve gelip beni neredeyse iyileştiren Algoloji Uzmanı Dr. Özgür Emre Polat’ın fotoğrafı olacak. Birkaç başka doktorla birlikte açtığı kliniği daha tam çalışmaya başlamadığı için evime geldi...

Evden çıkacak kadar iyileşir iyileşmez İHD İstanbul Şubesi'ne gittim, demiştim... Çünkü evime sadece 10 dakika yürüyüş mesafesinde olduğu için iyileşme sürecimde yürüyebileceğim ideal bir mesafede... Şimdilerde şubede genel kurul hazırlıkları yapılıyor; uzun süredir gidemiyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse genel kurul hazırlık toplantısında sadece 25-30 üyenin olması biraz üzdü beni. Katılımın hele ki bu dönemde az olmasından dolayı bir iki eleştiride bulundum. Biliyorsunuz, yaşım 79 olduğu için insanlar bana fazla kızmıyorlar artık... Şimdi bu yazıyı okuyanlar da gücenmesin. Bence insan haklarına duyarlı hepimiz fırsat buldukça hatta fırsat yaratarak İHD'ye gidip maddî ve manevî desteğimizi göstermeliyiz; yoksa bütün iş 10-15 kişinin üstüne kalıyor. Bu tablo, insan hakları savunucularına yakışmıyor... Neyse, daha fazla uzatıp canınızı sıkmayayım...

Tahmin ettiğiniz gibi düşüp de mecburen eve tıkılmak zorunda kalınca vaktimin çoğunu yerli televizyon dizilerini izleyerek geçirdim... Gelin, sizinle birkaçını paylaşayım...

Gözlemlerime göre dizilerin neredeyse tamamı, herhalde mekân kolaylığından dolayı, hastanelerde geçiyor. Bahar ve Uzak Şehir buna bir iki örnek.

İkincisi, 60 yaş üstü kadınların hepsi kötü ruhlu ya da çatlak... Birer birer bakarsak…. Türkiye halklarıyla televizyon ve sinema zevkim belli ki çok farklı. Uzak Şehir reyting rekorları kırıyor ve gerçekten kırıyor. Nasıl mı? "Aşiret”........

© T24