menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Deniz üstü düşünceleri

34 47
previous day

Diğer

04 Ağustos 2025

Uzun zamandır, her yıl bir kısmı değişen 12-14 arkadaş ve/veya yakınımızla 6-7 gün denizin üstünde bir teknede tatil yapıyoruz. Bu tür tatil “Mavi yolculuk” geleneğinin devamı sayılabilir ama giderek kendi rutinleri olan, denizden gelen o güçlü romantizm sürse de tarihle bağı giderek zayıflayan, bunun yerine yeme içme kısmı baskın olan bir deniz yolculuğuna dönüştüğünü söylemek mümkün. Öte yandan son yıllarda Ali Boratav gibi Sadun Boro çizgisini sürdüren denizcilerin dikkati çektiği gibi denizlerin üstünde giderek artan teknelerin yarattığı kirlilik de ayrı bir sorun.

Biz son yıllarda Bozburun’dan çıkıp, neredeyse aynı koylarda geceleyip, hemen daima mutlu olduğumuz yolculuklar yapıyoruz. Bu yıl Hidayet kaptanı biraz sıkıştırıp, biraz geriye doğru gidip Serçe ve Bozukkale koylarına uğramayı başardık ama en çok kaptanın kendiliğinden gidelim dediği “Oğlan Boğuldu”yu sevdik ve oraya iki kez geldik. Kolayca tahmin edileceği gibi tekne kaptanları az yol yapmaya, güvenli koylarda gecelemeye odaklanıyorlar ve bizlerin önerilerine hemen itiraz etme ya da geçiştirme eğiliminde olabiliyorlar. Bir ara tekneye Ali Boratav’ın kalın kitabını da getiriyor ve oradan önerilerde bulunuyordum ama baktım kaptanlar bu kitaptan pek hoşlanmıyorlar. İşin doğrusu tekne kaptanların hemen hepsi kendi kendilerini yetiştirmiş insanlar ve bu tür kitapları da okumuyorlar. Sonuç olarak bizlerin istekleri ile onların yıllara dayalı alışkanlık ve deneyimleri arasında bir uzlaşma sağlıyoruz ve sayılı günlerimizin hır gür olmadan geçmesini başarıyoruz.

Ben tekneye binip açılmaya başladığımız andan itibaren, herkes gibi denizden gelen esenliği hemen içime çeker ve değişmeye başlarım. Tekne yaşamında en dikkati çeken özellik bir yıl boyunca........

© T24