menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir babalar günü öyküsü; Muhtar İsmail...

26 5
15.06.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

15 Haziran 2025

Torosların Uzun Yaylası/Pınarbaşı

Kış da değildi ama soğuktu, üşümüştüm yazın ortasında. Öyleydi bizim oralar, ne de olsa; Torosların uzun yaylasıydı memleket...

* * *

Dursun Ağa sürmüştü obasını, Erzurum’dan Kayseri’ye doğru. Dağları, bayırları, ovaları geride bıraka bıraka, zorla, çileyle yol alıyorlardı.

Moskof geliyordu arkalarından. Yıl 1876, 1877… 93 harbi dedikleri vakit...

Durak, askere gidecek yaşta değildi. İsyan etse de gavura, Ağa babası, bırakmamıştı geride.

* * *

Elimde çantam yürüyordum, yeni inmiştim otobüsten. Hay canına yandığımın toprağı; mis gibi hasret, mis gibi özlem kokuyordu memleket...

* * *

Dursun Ağa, uzun yaylayı ikiye bölen Zamantı ırmağının kenarına geldiklerinde, gözlerini diktiği Şirvan Dağı ile mesafeli bir hizada hareketsiz durdu bir süre.

Babasını izlemeyi bir an bile bırakmayan genç Durak, kaç gün sürdüğünü artık hatırlamadığı bu zorunlu göçün bitmiş olmasını diledi içinden.

Lanet olası bir savaştan, yıkımdan ve kıyımdan kaçmış gelmişlerdi. Oba, bu güzelim yaylayı yurt edecekti kendine; Durak, burada evlenecek, çoluk çocuğuna burada isim verecekti.

İşte bu yazı;

O çocukların en küçüğüne adanmıştır...

* * *

Bahçeden girip kafamı kaldırdığım o an gördüklerim; ömrümün........

© T24