Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı
Diğer
15 Ağustos 2024
İtiraf edeyim ki, bu kararı ilk duyduğumda ilkin yerel mahkeme ile Yargıtay Daire başkanı ve üyelerinin yazılı hukuku, Anayasa’nın bu konudaki hükümlerini, özellikle de Anayasa’nın “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” diyen 6’ncı maddesi ile AYM’nin kararlarının herkesi ve her kurumu, bu arada öncelikle yargılama ekinde görev yapan yargıçları da bağlayacağına ilişkin 153 / son madde ve fıkrasını görmediklerini ya da unuttuklarını bile düşünmüştüm. Çünkü Yargıtay, mahkeme kararlarını nedenleri açıkladıktan sonra “… yasaya aykırı olduğundan bozulmasına…” diyerek bitirmektedir.
Öyleyse bu kararı yazıl hukukun ışığında nasıl değerlendirmek gerekir?
Bilindiği üzere, yasa yapıcı, 1926 / 765 sayılı Türk Ceza Yasası, İtalya’dan alınıp benimsenirken, yiyicilik (irtikâp), rüşvet ve benzeri temel suçların yanı sıra, kamu görevlilerinin başına buyruk (m. 228) ve görevi savsama (m. 230) davranışlarını cezalandıran hükümleri de almakla yetinmemiş, ayrıca hukuka aykırı eylemlerde yaşanması olası açığı kapatmak umuduyla Fransız Ceza Yasası’ndan esinlenerek bir de yasal deyişle “vazifeyi suiistimal” (m. 240) suçunu da Yasa’nın içine almıştır. Bu suçla birlikte Yasa’nın anlatımına göre “Yasada yazılı hallerden başka her ne suretle olursa olsun vazifesini suiistimal eden”ler de cezalandırılacaklardı.
Daha sonraları bu suç, uygulamada “görevi kötüye kullanma” olarak Türkçeleştirilmişti. Ancak bu adlandırma yanlıştı. Çünkü........
© T24
visit website