Aort yırtılması: Santim ayarlı hayatlar
Diğer
25 Nisan 2025
Modern tıp, felsefe ile sağlık alanı arasında yüzyıllardır süregelen ilişkiyi kökten değiştirdi. Hastalıkların bazı ruhsal kötü şeylerden mütevellit olduğu düşüncesiyle başlayan bir süreçte, insanların doğayla ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlara çözüm arayan bir kısım diğer insanlar, daha hesaplanabilir ve yönetilebilir metotları geliştirerek modern tıbbı daha da ileri seviyeye taşıdılar. Modern tıbbın kurumsallaşması, bilimselleşmesi, mesleki özerkliği, sağlık ve hastalık konularında tekel talebini de oluşturdu ve yeni otoritelerin sahneye çıkmasına yol açtı. XIX. yüzyılda tıp felsefesi üzerine yazılmış eserler, artık kendi alanlarıyla ilgili bütün konuları ve söylemleri kavramaya çalışan hekimlerin sayısal artışına yol açtı. Felsefenin sağlık sorununu tam ve doğrudan ele alabilmesi, ancak tıp biliminin kendini kanıtlaması, kavramsal spekülasyonlar tarafından tehdit edilmeyecek kadar güçlü ve güvenilir hale gelmesiyle mümkün olabildi. Bu konularda bazı merkezlerin tedavi yöntemleri, referans olarak kabul edildi. Bu yazıda halk arasında “aortun yırtılması” olarak anlatılan acil durumun gelişmesi ihtimalini barındıran ve yine halk arasında “aortta genişleme” veya “kalpten çıkan aortun baloncuk yapması” olarak tarif edilen, tıp biliminde “assendan aort anevrizması”nı referansların ve bu referansların oluşturduğu otoritelerin kılavuz muhafazakarlığının -belki de paranoyakça- istenmeyen sonuçlara yol açma ihtimalini ve böyle bir şey olursa sonuçların dramatikliğini, bir doktorun değil, okuma alışkanlığı olan sıradan bir insanın anlayabileceği şekilde tartışmaya çalışacağım.
(Bu yazı, kardiyoloji ve kalp cerrahisi uzmanlarına atfen yazılmış yazı değildir. Bu yazının hedef kitlesi, aort genişlemesi ve bu nedenle risklerden mustarip insanlardır. Yazının amacı; endişeye kapılmadan, bu hastalıkla ilgili verilmiş veya ertelenmiş tedavi kararlarının hangi düzlemde ve neye göre karar verildiğini, sonra da -eğer gerek görürlerse- doktorlarıyla yeniden iletişime geçmelerini sağlamaktır.)
* * *
Tıp alanındaki ilerlemeyle birlikte, sağlıklı insanın toplum içindeki yerini sağlamlaştırma çabasında olan sağlık felsefesi, tıp felsefesinin sağlık kavramını incelerken bunu bireyden âri ve aynı zamanda otoriteleri yok sayarak yapamaz. Ben de T24’ün verdiği imkân çerçevesinde “sağlık felsefesi yapmanın sağlık alanındaki çabaları daha iyi anlayabilmemize olanak tanıyacağı” düşüncesiyle zamanım oldukça ve gerektikçe böyle bir uğraşı içindeyim. Yani, Antik Yunan Dönemi’nden beri olan bir şeyi bugüne taşıyarak, hastalıkların güncel tanı ve tedavilerini, bazen sosyal etkileri de içine alarak, ortaya konmuş bilimsel verilerden ve sonuçlardan soyutlamalara giderek yeniden tartışmaya çalışıyorum. Soyutlama olmadan felsefe olmaz. Tıp otoritelerince doğru kabul edilen bazı nirengi noktalarını farkında olmayan geniş toplulukların, sağlık alanındaki konularda sorgulayabilir ol(a)mamalarının, trajedilere neden olması olasılığı üzerinde durmak bu açıdan önemlidir. Bu bölümde aort ile ilgili olan bir hastalığın, kalbe yakın olan, yani kalpten çıkan kısmında meydana gelen genişlemeyi -diğer kısımlarının değil- birlikte inceleyeceğiz.
Bu yazıyı okuma gayretine girmeden, pekâlâ herhangi bir hastalık hakkındaki bilgileri -bunu önermemekle birlikte- Google’layıp eksik, fazla, abartılı, ürkütücü veya nadiren de doğru bilgilere ulaşabiliriz. Herkesin bir hastalığı en az bir kere Google’lamışlığı vardır. Bu nedenle
bir hastalık konusundaki yazılarımda klasik hastalık tanımı değil, sosyal, etik ve diğer bağlaşıklarıyla birlikte topluca diğer söylenmemiş veya duymadığınız bazı şeyler bulacağınızı umuyorum.
* * *
İlk saat ve gün, basından ve sosyal medyadan Sırrı Süreyya Önder’in “kalpten çıkan büyük atardamarının baloncuk yapması” ve “kalpten çıkan aort atardamarının genişlemesi sonucu yırtılması” nedeniyle, hastaneye götürüldüğü ve ameliyata alındığını öğrendik. Bu üzücü olayla birlikte, ilk günden itibaren geçmiş olsun dileklerine ek olarak damar yırtılmasının ne olduğu da sosyal medyada tartışılır olmuştu. Kalp cerrahisinde talihsiz ve tıbbi acil durumların en korkutucu olanıyla mücadele eden Sırrı Süreyya Önder’in, bilgece anlatımlarını, her siyasal düşünceden insanın pür dikkat dinlediği öykülerini, insana dair olan her şeyin önemini kavratan veciz yinelemelerini yeniden dinleyebileceğimiz günler için sağlığına bir an önce kavuşmasını dilerim.
Ayrıca Sırrı Süreyya Önder’in önceden teşhis konulmuş aort genişlemesi hastalığı ile ilgili bireysel duyarlılığının yeterli olmadığı ve hastalığına rağmen tedbirsiz olduğu yönündeki yorumların kamuoyu önünde tartışılması etik değil. Sayın Önder’in hastanedeki genel sağlık durumuyla ilgili primer doktorları düzenli olarak bilgi veriyorlar. Yetkili doktorları dışındaki doktorların sosyal medyada olasılıkları sayıp gidişat (prognosis) hakkında konuşmaları farklı anlam ve söylemlere neden olabileceğini ve yine aynı otörlerin bunu yaparken medyaya bu özel olan durumdan hareketle değil, hastalığın genel özellikleri üzerinden konuşmalarının daha doğru ve yerinde olacağı düşüncesindeyim.
Konuyu anlamak için, basit örnekler verebiliriz. Ama önce bir soru soralım: “Bir balonu üfleyerek ne kadar şişirebiliriz?” Bu soruya yanıt vermeden önce “sönük halde, hangi boyutta bir balon” sorusunu sormamız gerekiyor. Çünkü, hemen aklımıza boyutları çocukluktaki anılarımızdan kalan ve en sık tanık olduğumuz balon boyutları gelecektir. Doğruya en yakın yanıtı bulmak için bir soru daha sormalıyız; “balonun et kalınlığının ne kadar olduğu, yani balon kalın duvarlı mı, ince duvarlı mı” olduğu sorusu... Bu soruyu da yanıtlayınca “balon üretiminde kullanılan materyalin nev’i ve esneklik katsayısı hakkında bilgi”yi bilmemiz gerekiyor. Esneklik, bir dış kuvvet karşısında biçim değişimine uğrayan fakat kuvvet kaldırılınca eski şeklini alabilen maddedir ve atardamar yapısına değindiğimizde bu tanımı hatırlayacağız. Son olarak da şişiren kişinin nefes gücünü ve oluşturduğu basıncı bilmemiz iyi olur. Fizik kurallarına göre bunlar hesaplanabilir ve diğer bazı çok küçük detaylar da öğrenilebilirse, doğruya yakın bir bilgi elde edilebilir. Biz aslında balonu ne kadar şişirebileceğimiz sorusuna yanıt ararken balonun patlama olasılığının hangi boyutlarda en yüksek değere ulaştığını da öğrenmiş oluyoruz. Bir diğer soru da “madem balon patlayacak, bu balonun en yüksek olasılıkla ilk yırtılma noktası neresi olabilir” sorusudur. Bunun yanıtını bulmak için patlayan bütün balonlarda en sıklıkla patlama alanı istatistikleri bir fikir verse de kullandığımız balonun zafiyet gösteren bir yeri olup olmadığına “en önce” bakmamız daha akıllıca olacaktır. Şimdi de bir genelleme yaparak sorunun yanıtının ortak paydasını bulabiliriz değil mi? Yanıt, “balon sonsuza kadar şişirilemez, çünkü patlar.” Bu bilgi basittir ve bu basit bilgiyi unutmayalım; çünkü her yeniden “artmış aort çapı” dediğimizde bunu hatırlayacağız.
Kabaca içinde kanın hareket ederek ilerlediği tüp (veya boru) gibi yapılara “damar” denir. Atardamarlar ve toplardamar olarak ikiye ayrılırlar. Atardamarlar, kanı kalpten uzaklaştıran ve kanı dokulara taşıyan sistemdir. Bu sistemi oluşturan atardamarlar, kalbin kanı fırlatma sırasında oluşturduğu yüksek basınca karşı........
© T24
