İnsan haklarında “içerisi” ve “dışarısı”
Diğer
03 Nisan 2025
İktidar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den şikâyetçi. Haksız da sayılmaz. Özgür Özel, AKP iktidara geldiğinden bu yana siyasetin paradigmasını değiştirdi. İlk kez siyaset AKP’nin kurallarıyla, AKP’nin sahasında oynanmıyor. CHP yeni bir direniş alanı açtı. Siyasetin merkezi buraya kaydı. CHP’nin açtığı bu alan halk iradesine dayanıyor. Tek meşruiyet kaynağı, halkın sandığa yansıyan iradesi olan AKP ise halk iradesini tanımayan bir iktidar durumuna düştü. Bir meşruiyet sorunu ortaya çıktı.
Sn. Özgür Özel’e yönelttiği eleştirilerden biri de Türkiye’yi yurtdışında yabancılara şikâyet ettiği, Türkiye’yi kötülediği. Sn. Cumhurbaşkanı bu eleştiriyi yaparken aynı günlerde Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konseyi Türkiye ile ilgili ivedi bir toplantı yapıyor ve bir bildiri kabul ediyordu. Bildiride, muhalefet partisinin seçilmiş temsilcilerinin tutuklanmasına son verilmesi, İmamoğlu da dahil olmak üzere tutuklananların serbest bırakılması talep ediliyor. Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması kınanıyor ve bu uygulamaların Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’nın ihlali olduğu belirtiliyor. İmamoğlu’nun tutuklanması için “demokrasiye saldırı” ifadesi kullanılıyor.
Adalet Bakanı Sn. Yılmaz Tunç bu bildiriyi beğenmemiş olacak ki “iç hukuka müdahale” olarak nitelendirdi.
2. Dünya Savaşı sonrasında insan hakları büyük bir devrim geçirdi. O zamana dek devletle birey arasındaki ilişkiler devletin egemenlik yetkisine tabi, devletin iç işi olarak görülürdü. Uluslararası hukukun özneleri sadece devletlerdi. Bireyin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürmesini öngören ve herkesin insan olduğu için doğuştan sahip bulunduğu haklar, devletin takdirine bırakılınca devletin kendi vatandaşlarına neler yapabileceğini 2. Dünya Savaşı göstermişti. Böyle kitlesel insan hakları ihlalinin yenilenmesini önlemek amacıyla savaş sonrasında insan hakları, B.M. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’yle başlayacak bir dizi uluslararası sözleşmeler ağı ile çevrildi ve korumaya alındı. Devletler insan haklarına ilişkine egemenlik yetkilerini uluslararası kuruluşlarla paylaştılar.
Bunun sonucu insan hakları devletlerin iç işi olmaktan çıktı. Bütün uluslararası toplumun sorunu oldu.
1993 Dünya İnsan Hakları Konferansı’nın Türkiye’nin de kabul ettiği sonuç bildirisi “insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, uluslararası toplumun meşru ilgi alanıdır” der.
Bu nedenle bir devletin temel hak ve........
© T24
