menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ciddi meseleler ve Kürt konferansı

35 12
28.04.2025

Diğer

Konuk Yazar

28 Nisan 2025

Türkiye’de o kadar çok “çok ciddi mesele” var ki, konu ne kadar ciddi olursa olsun, bu kadar çok “çok ciddi mesele” arasında hak ettiği ilgiyi göremiyor.

Sanki her bir ciddi mesele, diğer bir ciddi meseleyi perdeliyor. Politika yapıcılar ve uygulayıcılar da, bu sis ve perdeleme arasında yapmak istediklerini veya yapmak durumunda kaldıklarını yapmaya devam ediyorlar.

Çok ciddi meseleler listesi çıkarırsak en başta, düşüncesi bile dehşete düşüren İstanbul depremi ihtimali akla geliyor.

Ardından, çoğumuzun belini büken hayat pahalılığı, iç siyasetteki gergin olan ortam, ülkenin çok önemli şahsiyetlerinin de isimlerinin geçtiği gayri yasal yollardan servetler edinilmesi iddiaları, “terörsüz Türkiye” denilen süreç, belediyelerle ilgili iddialar, Kanal İstanbul projesi vesaire geliyor.

Ayrıca, Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ ve Ekrem İmamoğlu gibi her biri kendi çapında Türk siyasetini şekillendirme kapasitesine sahip siyasi figürlerin (ayrıca, başka siyasi figürlerin ve farklı meslek gruplarından insanların) hapishanede tutulmasının tetiklediği bir toplumsal kaynama durumuyla karşı karşıyayız.

Dış politikada da Türkiye'nin pek çok meselesi bulunuyor ve bunların hiçbiri “Türkiye büyük ülkedir, rotayı biz çizeriz, alem de bizden sorulur” gibisinden kulağa hoş gelen boş laflar ve hamasi retorikle geçiştirilebilecek türden değil.

Bu ortamda, 26 Nisan Cumartesi günü, Kürtlerin ve uluslararası camianın çoğunun Rojava olarak adlandırdıkları Suriye'nin kuzey doğu bölgesinin ana şehri olan Kamışlı‘da, Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) öncülüğünde Kürt Ulusal Konferansı toplandı.

Bu toplantı, Kürtler bakımından türünün ilk örneği. Geçmişten beri birbirleriyle çatışan, şimdi bile fikir ayrılıkları olan, farklı ülkelerden Kürt gruplar ilk kez bu şekilde bir araya geldiler.

Bir adım daha ileri giderek, bu toplantıyı, 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplanan birinci siyonizm kongresine veya 1913’de Paris’te toplanan Arap Ulusal Kongresine benzetmek bile mümkün.

400 civarında kişinin katıldığı söylenen konferansta Suriye içinden ve dışından birçok Kürt grubun temsilcilerinin yanısıra, sivil toplum örgütleri temsilcileri, yabancı ülke diplomatları ve kuşkusuz, muhtelif kartvizitler taşıyan istihbaratçılar bulunuyordu. Kim bilir başka kimler vardı.

Toplantı, kırmızı-yeşil-sarı renkler üstünde güneş sembolünden oluşan Kürt bayrağının asılı olduğu salonda, ulusal marş olarak tanımlanan “Ey Reqib”in çalınması ve çatışmalarda ölen Kürtler için saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı.

Bu toplantının, Suriye’de ve Türkiye’de, Kürtlerin merkezinde olduğu yeniden yapılanma veya yeni bir düzen kurma süreçlerinin........

© T24