menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

9/8’lik Kıyamet, çok da uzak olmayan, distopik bir İstanbul hikâyesi…

23 3
07.04.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

07 Nisan 2025

Ülkenin doğusunda halkın iradesi yıllardır kayyımlarla, tutuklamalarla, baskılarla, şiddetle, yok sayılıyor. Eğer bu hukuksuzluğa hep beraber karşı konulmazsa, birlikte ses çıkarılmazsa, bir gün muhakkak aynı karanlığın İstanbul’a da çökeceğini ilk tecrübe edenler söylemişti. Ve şimdi, İstanbul’da seçilmişler de, öğrenciler de, direnenler de ya göz altında ya da tutuklu. Şehir öğrencilerin öncülüğünde direnişte…

Şamil Yılmaz’ın tam da böyle bir zamanda sahnelenen 9/8'lik Kıyamet’ini seyrederken, oyunun ‘distopik’ kurgusuyla, bugünün İstanbul sokakları sanki yer yer birleşmiş, gerçekle kurgu arasındaki çizgiler silikleşmiş gibi hissediyorsunuz.

Dünyanın artık iklim krizini taşıyamadığı bir gelecek… Kitapların yazılmadığı, filmlerin artık çekilmediği, geriye sadece hikâye anlatmak ve şarkı söylemenin kaldığı bir zamanda… Diyar, yakın geleceğin İstanbul’unda geçen bu katmanlı hikâyeyi, elinde darbukasıyla göç yollarını adım adım dolaşarak anlatmaya başlıyor.

Heybesinde, her dinleyeni bir yerinden yakalayacak şarkısı mutlaka vardır. Sezen Aksu’dan Emrah’a uzanan geniş bir repertuara sahip; tıpkı diğer sokak şarkıcıları gibi. “Aranızda çekinikler var” diyerek seyircilere seslenip, ardından hep bir ağızdan, Atma beni zülümlere, atma beni kederlere, götür beni gittiğin yere” şarkısıyla başlatıyor oyunu.

Krizin ilk günlerinden başlayarak, İstanbul’da kıyametin eli kulağındayken, Parazitler adıyla anılan göçebe bir toplulukla birlikte dünyanın sonuna, yollara nasıl düştüğünü anlatıyor. Hikâye içinde hikâye… Bu hikâyenin ‘kâ’sı kalın söylenir!

Mahallede kimsenin nedir necidir bilmediği, yollarda hep bir şeyler arar gibi dolaşan, kara kuru, bataklık gibi herkesi içine çeken, tekinsiz ve karanlık aurası ve bu karanlığı kendine pek yakıştıran bir kızdır Leyla. Tekinsizliği özgür iradesinin ironik bir tezahürü. ‘Beni sizden koruyacak bir tekinsizliğim olsun bari’ der gibi. Öyle bir tekinsizlik.

Diyar, kimsenin hikâyesini bilmediği Leyla’nın gizemine kapılıp aynı evde yaşamaya başlar; salçalı makarna ve gazı kaçmış kolayı paylaşırlar birlikte. Bir de rıhtımda ölmek üzereyken buldukları Kopil girer hayatlarına… Kadıköy’de kilisenin........

© T24