Gerçekten öyle olsa
Diğer
05 Kasım 2025
İktidar bloğunun “Terörsüz Türkiye” demekte karar kıldığı barış sürecini başlatırken gösterdiği gerekçe, dış tehditti. Mealen şöyle diyorlardı: “Beka sorunu haline gelmiş olan dış tehdit nedeniyle, iç cepheyi sağlamlaştırmak zorundayız.”
Dış tehdidin adı açıkça söylenmiyordu ama, herkes bunu ABD destekli İsrail olarak anlıyordu. İç cepheden kasıt ise, Kürt sorununun çatışmalı boyutu. Devletin “terör” dediği.
Başlayan süreçte geniş bir kesimin “barış süreci” dediği olguya iktidar cenahı “terörsüz Türkiye” diyor. Bu fark nereden ileri geliyor?
Diyelim ki ikisi de aynı şeyi kastediyor olsun. Olabilir ama, ancak kısa erimde. Yani, barış süreçlerinin ilk aşaması sayılan ve konunun uzmanlarınca “negatif barış” denen ateşkes dönemi boyunca. Pozitife evrilmeyen barışların kalıcı olamadığını hepimiz biliyoruz.
Demektir ki bu tür adlandırmaların açığa vurduğu bir nokta da var: Pratik bir anlatım ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, tarafların orta ve uzun erimli amaçları da az çok belirmiş oluyor:
Devletin “barış” sözcüğünden ve “Kürt sorunu” teriminden kaçınması, giriştiği uygulamada üstlenmeye hazır olduğu sorumluluğun sınırlarını da gösteriyor. “Barış” demeyip bu kavramın devletler arası savaşlar için geçerli bir kavram olduğunu ileri sürmesi kendisine Kürt sorununu yekten yok saymaya devam etme olanağını veriyor. Devlete kalırsa Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır, bunu bitirirse mesele de kalmayacaktır.
“Barış” sözcüğünün eski adı olan “sulh”, Arapça kökenlidir ve tıpkı Batı dillerindeki........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon