menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Körfez’de üç gün: Yazan, yöneten ve oynayan Trump

17 19
19.05.2025

Diğer

19 Mayıs 2025

Trump, Ahmed Şara, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman

Tarihin akışının çok hızlandığı bir dönemde olduğumuz doğru. Bu akışın muharrik gücü, dikkatlerin odağı da Trump. Zaten, Trump’ın her davranışı sahne ışıklarını almaya yönelik. Diplomasiyi bir “sahne” olarak değerlendiriyor Trump.

Dünyanın bugün de tek süper gücü olan ABD’de Obama gibi dışarıdan bakıldığında “beğenilen” başkanların dış politikası arkasında korkunç bir enkaz bırakabiliyor. Ne yapacağı önceden kestirilemeyen, hal ve tavırları çoğu zaman garipsenebilen Trump gibi bir başkan ise çevresindeki kıdemli uzmanlara da kulaklarını da tıkadığı, hatta belki özellikle böyle davrandığı için, olumlu işler yapabiliyor.

Trump ilk yurtdışı gezisini sırasıyla Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan bir Körfez turuna ayırdı. Bu arada, onun arkasından Netanyahu’yla iş çevirip ABD’yi İsrail’le birlikte İran’a saldırtmaya kalkıştığı anlaşılan Ulusal Güvenlik Danışmanı Waltz’u kovdu. Yemen’de Husilerle (İran destekli Ensarullah) ateşkes yaptı. İran’la nükleer anlaşmada ilerleme kaydetti. Yine İran destekli Hamas’la Mısır’da doğrudan müzakereye girdi. ABD vatandaşlığı da olan rehine İsrail askeri Edan Alexander’in serbest bırakılmasını sağladı. Riyad’da geçiş dönemi Devlet Başkanı El Şara ile görüşüp, Suriye’ye yaptırımları kaldırdı. Dışişleri Bakanı Rubio’yu İstanbul’da Ukrayna, Türkiye, Almanya, Fransa, Britanya’yla görüşmeye, başmüzakerecisi Witkoff ve ilgili Özel Temsilcisi Kellog’u Ruslarla ateşkes görüşmelerine gönderdi.

Trump bir şeyi de yapmadı: Körfez’e kadar gelmişken, İsrail’e gitmedi. Tüm hamleleriyle de İsrail’e işlerin artık eskisi gibi olmayacağı mesajını verdi. Kurnaz Netanyahu’ya onu ahmak yerine koymaması, kendini çok akıllı sanmaması ve ikili ilişkide hangi tarafın sıkletinin ağır bastığını, kimin kime bağımlı olduğunu unutmamasını çok sert ve doğrudan bir biçimde anlatmış oldu. Netanyahu’nun karşı hamle olarak Gazze’de sürdürdüğü toptan yıkım ve kırımı artık topyekûn işgal ve ilhaka vardırmaya cüret edebilecek mi, görmekte gecikmeyeceğiz. Ancak arasından “gün ışığı sızmadığı” söylenegelen ABD-İsrail ittifakının da Trump’ın Körfez turundan sonra eskisi gibi devam edemeyeceğini belirtirsek fazlaca yanılmış olmayız.

Trump’ın “perakende pazarlıkçı” (“transactional”) diplomasisinin, deyim yerindeyse “al gülüm, ver gülüm” boyutu da dikkat çekti. Trump gelmeden damadı Jared Kushner tek başına ve kendi oğlunun yanısıra, NY iş âleminden ahbabı şimdiki başmüzakerecisi Witkoff’un oğulları hep birlikte aynı duraklara uğrayıp, kârlı anlaşmalar yaptı. Özellikle Kushner’in yatırım fonunun yüklü katkılar aldığı, iki mahdum beyin ise “kupon” gayrımenkûl ortaklıklarına girdikleri belirtiliyor. Katar Emiri’nin Trump’a 400 milyon dolar değerinde bir yolcu uçağı hediye etmesi ve bu uçağın........

© T24