Erdoğan’ın günübirlik Roma ve Lefkoşa gezilerinin dramı
Diğer
05 Mayıs 2025
Erdoğan son dönemde ama özellikle 19 Mart sivil darbesinin ardından AKP Genel Başkanı olarak meydanlara inemez, sokaklarda, pazar yerlerinde dolaşamaz, kısacası halkın arasına karışamaz, seçmenle yüz yüze görüşemez, göz göze gelemez oldu. Sarayına çekildi. İçinde bulunduğumuz bu “devir sonu” (“fin de règne”) ortamında perde arkasından ve muhtemelen dehşetle milletin silkinişini, ayağa kalkışını izliyor.
Tüm siyasi ömrünü yıkmaya vakfettiği düzenin yerine ne koyacağını hiç tasarlayamadan heder ettiğinin günden güne kendi de bilincine varıyor olmalı.
Buna karşılık, aynı Erdoğan bu defa “Cumhurbaşkanı” şapkasıyla önce 30 Nisan’da Roma’ya ve 3 Mayıs’ta da Lefkoşa’ya gitti. He iki ziyaret, sabah gidip akşam dönülecek biçimde günübirlikti. Herhalde bu tuhaf durumun nedenleri, Erdoğan’ın hem muhataplarına söyleyecek pek sözü kalmaması, hem onun gibi tek adamların koltuklarını uzun süreyle boş bırakamama kaygıları olsa gerek. Biz burada her iki kısa gezinin dış politikamız açısından ifade ettiği anlamı çözümlemeye çalışacağız.
Erdoğan’ın Roma ziyaretinin ev sahibi İtalya tarafınca cumhurbaşkanı adayımız Sayın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hukuksuzca tutuklanması ve bunun sonucunda adaylıktan saf dışı edilme girişimi nedeniyle ertelendiği iddia edilmişti. İşin aslının İtalya Başbakanı Meloni’nin ani gelişen ABD Başkanı Trump’ın Vaşington’a davetine icabet etme telaşından kaynaklandığı sonradan anlaşıldı. Öyle ya, “hak gelince bâtıl gider” derdi büyüklerimiz, Meloni de böyle akıl yürütmüş olmalı.
İşin nüktesi bir yana, az ötelenen ziyaretin gerçekleşmesi, söze gelince (artık fazla kullanılmaktan köhnemiş o deyişle) “demokrasi havarisi” hatta “başöğretmen” kesilen Avrupa’nın önde gelen devletlerinin, iş öze ve icraata gelince ne denli umursamaz ve çıkarcı olabildiklerinin de yeni bir göstergesi oldu. Ev sahibi Meloni, konuğu Erdoğan’ı adeta baş tacı etti. Onu, Türklerle muhatap olduklarında hep pohpohlamayla söze girmeleri öğütlenen tüm Batılı muhatapların yaptığı gibi, önce övgülere boğdu ve ardından ağzındaki baklayı çıkararak ülkemizi Avrupa’nın sığınmacı antreposuna çevirdiği için ona içten şükranlarını sundu.
Erdoğan da tabiatıyla hoşnuttu böylesine koltuklanmaktan ama onun hoşnutluğunun “tamamen duygusal” (!) nedenleri de yok değildi. Zira damadın şirketi BAYKAR’ın İtalyan LEONARDO’yla iş birliği anlaşması da kayınpederin........
© T24
