menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD’siz NATO, NATO’suz Türkiye savunması

15 0
24.02.2025

Diğer

Konuk Yazar

24 Şubat 2025

Demokrat Parti’nin kuruluşu son aşamaya geldiğinde Cumhurbaşkanı İnönü’nün Celâl Bayar’a yönelttiği “Dış politikada ayrılık var mı?” sorusuna muhatabından “Yok” yanıtını alınca, “O halde tamam” diyerek nihai onayı verdiğini Metin Toker kitabında aktarır. O dönemden çok uzaktayız.

Bugün aynı sorunun bizatihi sorulması dahi haliyle abes kaçar. Belki daha önemlisi, Trump’ın başkanlığı devralmasından sonra ortada “küresel Batı” denilebilecek, temelleri benzer değerlere oturmuş demokrasilerle yönetilen bir ülkeler topluluğunun varlığı da artık şüpheli.

Bizim açımızdan herhalde ondan fazla ilgilenmemiz gereken mesele ise esasen artık II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD’nin ağır yükünü omuzladığı NATO savunma ittifakının varlığının değilse de, işlevinin sorgulanacak duruma gelmesi. Bu olasılığın gerçekleşmesi değil konuşulur olmasının, konuşulmasının doğallaşmasının dahi cumhuriyetimizin ulusal güvenliği bakımından yansımaları ciddiye alınmalı.

Girizgâhta kısaca atıf yaptığım o İsmet Paşa’lı yıllara geri dönersek, ilk önce kimilerinin cahilce zayıflık sandığı II. Dünya Savaşı’nın dışında kalmak ve bu amaç doğrultusunda ustaca yürütülen denge politikalarının tarihimizin en görkemli diplomasi başarılarından olduğunu not düşerek işe başlayabiliriz. Ardından, Stalin liderliğindeki SSCB’nin savaşın bitişinden 1952’de NATO’ya girilinceye dek yarattığı varoluşsal tehdidin ciddiyetini anımsamalıyız.

Dönemin, yani Soğuk Savaş’ın -ki “soğuk” da olsa gerçekten bir savaştı işte- savunma mimarisi ABD’nin güney kanatta Türkiye ve komşumuz Yunanistan’a yer vermesini zorunlu kılmıştı. Filmi ileri sararsak, Putin’in Rusyası üç yıl önce Ukrayna’yı işgale giriştiğinde Türkiye NATO dışında kalmış olsaydı ve tıpkı Finlandiya ile İsveç gibi can havliyle kendini o çatının altına atmaya yeltenseydi ayazda kalma olasılığının baskın olacağını teslim etmeliyiz. Zira, 1952’nin aksine 2022’de ABD’nin ağırlığı da Avrupalı müttefikleri Türkiye’nin jeostratejik önemine ikna etmeye yetmezdi.

Bugün geldiğimiz yerde ise, ABD’siz bir NATO’nun yahut NATO’suz bir Avrupa savunma mimarisinin neye benzeyeceğini,........

© T24