menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Oynak zemin

52 8
18.01.2025

Diğer

18 Ocak 2025

Çok sayıda anket yapan şirket var, oldukça farklı sonuçlara varıyorlar. Hangisi doğru çalışıyor? Ben kendi hesabıma bilmiyorum. Ama AKP iktidarı kuruldu kurulalı, doğru çalışan herhangi bir kurum kalmadığına göre, bunlara da şüpheyle bakmamız normal. Öte yandan, toplumsal kabuğun altında neler oluyor, topluma onlardan daha yakın kimse olmadığı için, elimiz mahkûm, izliyoruz, sonuç çıkarmaya çalışıyoruz.

AKP’nin 2002’de seçimi kazanmasıyla başlayan yeni dönem ilk yıllarında “istikrarlı” göründü. AKP seçim üstüne seçim kazandı. Yetmişlerde başlayıp da Refah’a kadar uzanan süreçte bu siyasi çizgiye sahip çıkan çeşitli partilerin alamadığı oyu bu yeni parti almıştı, almaya devam ediyordu. “Gömlek çıkarma” mecazı yapılmıştı ama durum pek böyle göstermiyordu. Gömlek bayağı tanıdık bir gömlekti. Ama bütün o “Şubat” patırtılarından (ve başında Necmettin Erbakan bulunan parti pek de “nazik” olduğunu söyleyemeyeceğimiz bir üslupla iktidardan uzaklaştırıldıktan) sonra, toplum sandık başına gittiğinde “Milli Görüş”ün yeni temsilcisine eskisinden esirgediği kadar oy vermişti. Bu kadar oy vermek, “gönül vermek”le açıklanabilirdi.

Bu durum devam etti. Üstelik bu “devam” sırasında AKP ciddi değişim de geçirdi. Malum “Kürt sorununa barışçı çözüm” politikasının geçerli olduğu günlerin hüsranla sona ermesinin ardından, Tayyip Erdoğan partisini bir yerden aldı, bambaşka bir yere yerleştirdi. Onun gerçekleştirdiği bu dönüşüm bazılarımızın AKP’den sıtkının sıyrılmasına yol açtı; ama bu “sıtk” zaten AKP’ye sıkı sıkı bağlanmış değildi. AKP’nin gerçek taraftarları aynı şevk ve muhabbetle partilerinin arkasında durmaya devam ettiler. Birkaç seçim de böyle biçimlendi.

Değişim, pek de beklenmedik zamanda ve şekilde, AKP’nin ekonomik politikalarının yarattığı “felaket” ortamında kendini göstermeye başladı. Yani toplumun hatırı sayılır bir kesiminin “ekonomist olarak Tayyip Erdoğan’ın” girdiği yola tepkisini gösterdi. Bu, AKP’nin ve Reisi’nin oldukça kesin görünen hegemonyasını sarstı. Yeni süreçte AKP’nin “birinci parti” olmaktan çıktığını gördük.

Hani “modern toplum”da seçmenlerin davranışlarının ekonomik politikalardan, ekonomik gidişten ciddi bir şekilde etkilendiğini görmeye alışmışızdır ya... Siyasi gelecek tahminleri yaparken bu “homo economicus”un eğilimlerini ölçmeye önem veririz. Türkiye’de bunun ne kadar geçerli olduğunu pek bilmeyiz. Hiçbir zaman tam yolunda yürümeyen bir şeydir ekonomi; toplum, genel olarak, sağdaki partilerin ekonomik politikalarının daha isabetli olduğuna kanaat getirmiştir, oyunu o tarafa yöneltir. Bunda önemi azımsanmayacak bir etken, tek-parti döneminin “komuta ekonomisi” politikalarının etkisidir. Malum, “Geldi İsmet, gitti kısmet” ideolojisi. “Ekonomist Tayyip” saltanatı sırasında, başta, Tayyip’le geldiğine inanılan kısmet gene Tayyip’in politikalarıyla “gitti” -hem de fena gitti! Bir daha ne zaman gelir, bilinmez.

Gelgelelim, birkaç anket şirketi birden oyların yönlenmesinin gene değiştiğini söylemeye başladılar. Ufak bir farkla, ama AKP yeniden “birinci parti” olarak görünüyordu! Ekonomide göze çarpan herhangi bir iyileşme olmaksızın!

Yani, o “modern toplum” davranışı burada hala benimsenmemiş miydi?........

© T24


Get it on Google Play