menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hangi oyunu oynuyoruz?

78 5
04.11.2024

Diğer

04 Kasım 2024

İktidar, bir süre “Normalleşme” gibi kavramlarla oyalandıktan sonra, “normal” olmaktan ne anladığını daha kolay anlaşılır eylemlere geçerek gösteren bir politikaya geçiş yaptı. Bunu şimdi yaptığını söylemek pek doğru değil, çünkü iktidar her fırsatta kural dışına çıktığını ve bunun sonucunda “kural” denecek bir şey kalmadığını zaten yeterince sergilemişti. Kural olmayınca neyin “kural bozmak” olduğu da anlaşılmıyor. Bu da yazıya başlık olarak koyduğum soruyu cevaplandırmayı imkansızlaştırıyor. Sahaya futbol oynayacağız diye çıkmışız, adam eliyle tutup “gol” atıyor, “goldür, sayılır” diye kavga da ediyor.

Bunun bir anlaşılır yanı var belki: AKP bizim bildiğimiz, oynadığımız oyunları oyundan saymıyor. Zaten saydırmamak amacıyla sahaya çıkmış. Onun için her fırsatta bizim kural diye bellediğimiz şeylerin geçersiz olduğunu ilan ediyor. Onun anladığı, anlamak istediği ve bize de kabul ettirmek istediği tek bir oyun var: “Bizim takım kazanacak” oyunu! “Kazanmama ihtimali olan oyunda ne işimiz olabilir?”

Bu sonu başından belli oyunu AKP özellikle İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kaybedince icat etti. İmamoğlu az bir farkla bu seçimi kazanmıştı. AKP anında Mızıkçılık etmeye başladı: Bu ilk mızıkçılığın sahadaki sonucu seçimin sayılmamasıydı ve yenilenmesi. Seçim yenilendi ve İmamoğlu ciddi açık farkla kazandı.

AKP yenilmişti; Tayyip Erdoğan yenilmişti. Ama o yenilince güreşe doymayanlardan biriydi. Yenildikçe “Olmaz! Sayılmaz! Yenileyeceğiz!” diyordu. Bu sefer Tayyip Erdoğan “adli” yöntemlere başvurdu.

Kendisine “ahmak” demenin meşru sayıldığı, “Sözü söyleyene iade ediyorum” demenin hem de iki buçuk yıllık cezaya çarptırılabildiği AKP mahkemesi görevini yaptı. Bu her atletik olayda “faul” sayılacak bir fiildi. “Hukuk” sayıldı. Ne olur, ne olmaz: Ahali “Böyle mahkeme mi olur?” diyebilir—diyor zaten. “Bir dava daha yaratalım; biri olmazsa öbüründen…” İkinci mızıkçılık, ikinci “faul”.

İktidar bir şey yapıyor. “Bunu yapamazsın! Kurala aykırı!” diyorsun. Tınmıyor.

“Miting yapacağım, anlatacağım,” diyorsun. Mitinge izin vermiyor! Bu da kurala aykırı, bu da “faul”. Ama oralı değil. Yasa içinde hakkını arayamayınca bu tuhaf koşullarda “illegal” sayılacak eyleme başvurabilirsin. Başvurdun mu, tamam, yasaya karşı geliyorsun! “Suç”un büyüyor.

İktidarın İmamoğlu ile giriştiği baştan sona haksızlık ve “asıl suç” olan eylemler dizisi bu yöne dönme istidadını gösteriyor. Hatta “istidat” değil, kaçınılmazlık diyebiliriz. Diyebiliriz, çünkü bu işler ve daha pek çok acaip işler olurken AKP’nin oy potansiyeli de daralıyor. AKP kendisi de sanırım bunun farkında.

Demem o ki bu koşullarda AKP kendi istediği........

© T24


Get it on Google Play