menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tekirdağ şarabını hatırlıyor

31 42
14.09.2024

Diğer

14 Eylül 2024

Dünyanın en ünlü şarap bölgesi olan Fransa'nın Bordo bağlarını belki onuncu ziyaretimdi. Bölgeyi neredeyse karış karış bildiğimi sanırken, aracımıza acil gereken bir yedek parça için farklı bir yola girdik ve gördüğümüz tabela karşısında şaşakaldık. Yön tabelası bir petrol rafinerisini işaret ediyordu. Bordo'ya yıllardır gelen ve ücra kasabalarına kadar gezen biri olarak, bağlara ve şatolara bu kadar yakın bir petrol rafinerisinin varlığını rastlantıyla öğreniyordum. Bölgeye gelen yüz binlerce şarap gezgini ise büyük ihtimalle bunu hiç fark edemiyordu. Şarap ve bağ ile yan yana pek düşünülemeyecek sevimsiz ve kirletici bir sanayi, belli ki büyünün bozulmaması için ustalıkla gizlenmişti.

Çarşamba günü Tekirdağ bağlarına doğru yol alırken bunları düşünüyordum. Zira doğanın insanoğluna en güzel armağanlarından bağlara doğru giderken çimento fabrikalarının ve sanayi sitelerinin önünden geçiyor, yollarda dev TIR'lar ve beton mikserleriyle boğuşuyorduk. Evliya Çelebi'nin 1600'lerde "Cihan bağı" dediği Tekirdağ; fabrikaları, sanayi siteleri ve şehir merkezine yakın dev limanıyla tercihini betondan, demirden ve egzoz gazından yana yapmış gözüküyordu. Ekilmemiş sarı toprakların ortasına serilmiş yeşil bir mendili andıran bağlar ve içlerindeki sevimli şaraphaneler ise, bu kargaşanın içinde kendilerine bir parçacık yer açmaya çalışıyor gibiydiler.

Tekirdağ'a gidiş nedenim, kentin merkez ilçesi olan Süleymanpaşa Belediyesi'nin düzenlediği bağbozumu şenliğiydi. Belediye sağ olsun benden de bir söyleşi istemiş, bunun için Kumbağ'da Rumlardan kalan eski bir şarap deposundan restore ettiği Mutlukent Cafe'yi tahsis etmişti. 60'a yakın konuğun bulunduğu salonda dünden bugüne Tekirdağ bağcılığını anlattım, bölgede kazılar yapan Prof. Dr. Nergis Günsenin'in "Gaziköy'de karşımıza belki de XI. yüzyılın en büyük amfora üretim merkezi çıktı. Bu atölyelerin varlığı şarabın yerinde üretilip 'şişelendiğini' gösteriyor. Bölge halkı bin senedir bağcılık ve şarapçılıkla uğraşıyor" dediğini aktardım. Osmanlı döneminde bile bölgede ciddî miktarda şarap üretildiğini, asma biti hastalığı Avrupa bağlarını kuruttuğunda bazı yıllar Tekirdağ limanından Avrupa'ya 300 milyon litre şarap ihraç edildiğini söyledim. "Bu kadar köklü bir........

© T24


Get it on Google Play