menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mutlu bir "budala" olarak yaşamak

36 2
07.09.2024

Diğer

07 Eylül 2024

İktidar partisi son yerel seçim yenilgisinin ardından bir araştırma yaptırmış, sonuçları Ağustos ayının ortalarında gazetelerde yayınlanmıştı.

Buna göre memleketimizde yaşayan gençlerin üçte biri kendisini "çok mutlu ve mutlu" olarak tanımlarken, geri kalanı "mutsuz ve çok mutsuz"!

Her on gençten 4'ünün hayali ise bir yolunu bulup kapağı yurt dışına atmak ve orada yaşamak.

"Yurt dışı" diye yazıyorum ama siz bunu okurken gözünüzde Suudi Arabistan, Afganistan, İran, Kazakistan, Somali, Venezuela gibi ülkeleri canlandırmayın.

Oralar o kadar da "yurt dışı" sayılmıyorlar çünkü.

Hatta zorlarsanız "oralar bize benziyor, gençler niye gitmek istesinler" demek bile mümkün.

Bizim gençlerin hayali "Batı'da" yaşamak.

Gerçi oralara gittiklerinde onları koruyabilecek RTÜK gibi, Muzır Neşriyat Kurulu gibi kurumların olmaması büyük bir handikap.

Ayrıca Milli Eğitim'in "anlaşmalı tarikatları" gibi STK'lar da yok.

Kim bilir, belki de gençlerimizin Türkiye'den çıkıp Batı'da bir yerlerde yaşamak istemesinin nedeni oralarda böyle kurumların olmamasıdır.

Neyi izleyebileceğine, neyi okuyabileceğine, neyi dinleyeceğine kendileri karar vermek istiyor olabilirler.

Ve zaten Türk gençlerinin taleplerinin bu yönde olması, gündemde artık kendisine önemli bir yer tutan "vize sorununun" da kaynaklarından biri.

Öte yandan sorun sadece gençlerde de değil.

Areda Survey'in, Türkiye genelinde 3 bin 101 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği bir başka araştırmaya göre halkımızın yüzde 58.7'si mutsuz. Oysa sadece üç yıl önce mutsuz olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 45.5 idi.

"Mutsuzlar" ile ilgili haberi okurken aklıma İngiliz filozof, ekonomist ve politikacı John Stuart Mill'in bir sözü geldi, şöyle diyordu:

"Hayatından memnun bir domuz olmaktansa hayatından memnun olmayan bir insan olmak daha iyidir. Hayatından memnun bir budala olmaktansa, hayatından memnun olmayan bir Sokrates olmak daha iyidir."

Rahmetli Mill, gerçek bir "proje çocuğu" idi. Günümüzün "helikopter anneleri" gibi bir babası vardı.

Londra'nın göbeğinde doğmuştu ancak kardeşlerinden başka arkadaşı yoktu. Bir filozof ve tarihçi olan babası James Mill, küçük John'u kendi yaşındaki arkadaşlarından özel olarak uzak tuttu. Kötü alışkanlıklar kapabileceğinden endişe ediyordu.

Nitekim John üç yaşında Yunancayı söktü. 8 yaşına geldiğinde eski Yunan klasiklerini orijinallerinden okuyabiliyordu.

Faydacı filozof Jeremy Bentham ve babası, onu kendilerinden sonraki kuşak için hazırlıyorlardı.

Anılarında anlattığına göre 20 yaşına geldiğinde ciddi olarak intiharı düşünmüştü.

Peşinde olduğu "daha adil bir toplum" yaratmanın kendisini gerçekten mutlu edip etmeyeceğini sorgulamış, kalbi "hayır" yanıtını verince de dünyaya veda etmeye karar vermişti.

Yazdığına göre intihardan vazgeçmesini sağlayan şey William Wordsworth'ün şiirleri oldu.

Yenilenen bir neşeyle hayata sarıldı, 66 yaşına kadar da yaşadı.

Agnostik (Tanrının varlığı kadar yokluğunun da kanıtlanamayacağına inanmak) olduğu için Oxford ve Cambridge'e kabul edilmediğini de belirteyim.

Yaşamından çok küçük bir özet aktardım, "hayatından memnun bir domuz olmaktansa hayatından memnun olmayan bir insan olmak daha iyidir" sözünü neden........

© T24


Get it on Google Play