Hayatımız sorulara verdiğimiz yanıtlardır
Diğer
25 Ocak 2025
Bugüne kadar dünya yüzünde yaşamış en kararsız üç canlıyı say deseniz yanıtım hazır: Buridan’ın Eşeği, Aristo’nun Köpeği ve Gazali’nin Devesi.
Gerçi Schrödinger’in Kedisi de var ama onun pozisyonunda kararsız olanlar bir kutunun içine konulmuş kedicik değil; kutunun dışında bekleşen fizik profesörleri.
Kedi kendi iradesi dışında kutunun içine konulmuş, bir de siyanür tüpü var kutunun içinde. Kutu açılana kadar kedi aynı zaman diliminde hem ölü, hem diri olabilir. Ve koca koca fizikçiler de bu kediciğin dramı üzerine kafa patlatıyorlar. Gerçi kuantum fiziği de böyle böyle ilerledi ama kimse kediye ne hissettiğini soramadı tabii.
Homo Sapiens’in utanmaz “türcülüğüne” küçük bir örnek bunlar.
Bu tür paradokslarda hayvanlara başrol bile bahşedilmemiş, karakter oyuncusu olarak paradoksta yer alıyorlar.
Birinci gruptaki hayvanlar felsefi meseleleri çözebilmek için insanlığa hizmet etmişler, kedicik ise fizik bilimine katkılarıyla ünlü.
14. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Fransız filozof ve rahip Jean Buridan’ın Eşeği, aç ve susuz bırakılmışken iki saman balyası ile iki kova suyun tam ortasında kendisini buluyor.
Bir balya saman ile bir kova su bir tarafta, bir balya saman ile bir kova su diğer tarafta ve talihsiz eşek bunların tam ortasında.
Hangi tarafa gideceğine bir türlü karar veremediği için de bir süre sonra ruhunu teslim ediyor.
Aynı hikâyeyi Aristo köpek üzerinden anlatmış.
Aristo’nun köpeğinin olsa olsa tembellikten bu tuzağa düştüğünü söyleyebilirim. Aynı şeyi geçen gün benim minik Rio’da denedim. Sabahları çok aç uyanıyor. İki kaba bölüştürdüğüm mamaların tam ortasına koydum, önce gidip birini bitirdi, sonra döndü öbürünü yedi.
Bu da Mehmet’in Köpeği paradoksu; yemek buldun ye, göz silinecek kaç!
Gazali’nin Devesi’nin de çölde iki vahaya aynı uzaklıkta kalıp nereye gideceğine karar veremeyerek Gazali’yi çöl ortasında bir başına bıraktığını söyleyeyim.
“Yazar keçileri kaçırdı galiba” diye düşünmenizi de istemem tabii. Hayır, Mehmet’in Keçisi kaçmadı. Zaten henüz öyle bir paradoks da yok. Ama düşünürsem bulurum.
Elbette filozoflar bunları gerçekten deneyip sonuçlar çıkarmıyorlar. Yani hayvanlara eziyet yok!
Yaptıkları soyutlamadır.
Hayatımız ikilemlerden ve onlar arasında verdiğimiz, veremediğimiz kararlardan oluşur.
En basiti; kahvaltıda yumurta mı yiyeyim, reçelli ekmek mi gibi!
Hayat genellikle böyle ilerler. Arada bir çoktan seçmeli yanıtları olan sorunları da karşımıza çıkarır ama biraz düşünürsek onları da sonunda iki seçeneğe indirgeriz. O mu, bu mu?
Hayatımızın bütünü de bu yanıtlardan oluşur aslında.
Güvercinlere yem atmayı sever misiniz, bilmiyorum.
Ben eskiden çok severdim. Gazeteler şehrin göbeğinden taşındığından beri Sultanahmet’e yolum çok az düşüyor.
Taksim Meydanı’nın, AKP belediyecilik ve demokrasi anlayışının bir sonucu olarak Avrupa’nın tek ağaçsız, havuzsuz, çevresi boyunca polisin metal........
© T24
