Akışta kalalım!
Diğer
01 Şubat 2025
Japon asıllı Britanya vatandaşı Kazuo Ishiguro, “Gömülü Dev” isimli fantastik romanında yaşlı bir karı-kocanın, oğullarıyla buluşmak üzere, Roma istilasından sonra harap olmuş bir ülkede çıktıkları yolculuğu anlatıyor.
Axl ve Beatrice bu yolculuğun hemen başlarında, beklenmedik bir fırtınaya yakalanınca bir yıkıntıya sığınır.
Orada çok tuhaf iki insanla karşılaşırlar: Birisi bacaklarının arasında bir tavşan tutmakta olan bir kadın. Diğeri ise daha sonra bir kayıkçı olduğunu öğreneceğimiz zayıf, çok uzun boylu bir adam.
Kadın, kayıkçıdan şikayetçidir ve Axl ile Beatrice’i, ondan uzak durmaları konusunda uyarır.
Çünkü kayıkçı, kocasını bir adaya geçirmiş ancak sonra dönüp kadını almamıştır.
Böylece kocasını kaybeden kadın, olan bitenlerden, şeytani huylara sahip olduğunu iddia ettiği bu kayıkçıyı sorumlu tutmaktadır.
Kayıkçı adaya götüreceği çiftlerin arasında olağanüstü bir bağ olması gerektiğini söyler.
Bu ona verilmiş bir görevdir. Kayık ile adaya geçmek isteyen çiftleri sorgulamak ve aralarında derin bir bağ olmadığını anladığı çiftleri ayırarak, sadece birini adaya geçirmekle yükümlüdür.
Kayıkçı, Beatrice’e durum şu sözlerle anlatır:
“Biz kayıkçılar yıllar boyu o kadar çok insanla karşılaşırız ki aldatıcı görünüşün ötesine nüfuz etmemiz pek uzun sürmez. Ayrıca yolcular en aziz anılarından bahsederken gerçeği gizlemeleri imkansızdır. Bir çift, birbirine sevgiyle bağlı olduğunu iddia eder, oysa biz kayıkçılar sevgi yerine hınç, öfke, hatta nefret görürüz bazen. Ya da koskoca bir çoraklık. Bazen sadece ve sadece yalnızlık korkusu. Yıllara göğüs germiş kalıcı sevgiyi pek nadiren görürüz. Gördüğümüzde de çifti adaya birlikte geçirmeye can atarız.”
Fırtına dinip de Axl ile Beatrice, bir Sakson köyüne ulaşmak için yola koyulduklarında Beatrice, konuyu kayıkçının bu sözlerine getirir.
Yıllar önce gördüğü bir yaşlı kadının sözlerini hatırlar:
“Kocanla sen, paylaştığınız geçmişi hatırlayamazken, birbirinize sevginizi nasıl kanıtlayacaksınız?”
Axl itiraz eder: “Bizim aşkımız nasıl solabilir? Aklı havada genç aşıklar iken bu kadar güçlü müydü aşkımız?”
Romanın tamamını burada özetleyecek değilim elbette.
Ishiguro romanlarını okumadıysanız, çok şey kaçırdığınızı söylemekle yetineyim.
“Günden Kalanlar” ve “Beni Asla Bırakma” isimli iki romanla başlayan Ishiguro hayranlığım, okuduğum her yeni romanıyla arttı.
Aşkın tarihi kadar eski bir soru bu: Aşk zamana karşı direnebilir mi? Yoksa kendisinden yeni bir duygu mu üretir?
Yanıtı Augustinus’un “zaman” ile ilgili olarak söylediği şu söz ile verebilirim:
“Kimse sormazsa yanıtı biliyorum. Birisi sorar da açıklamaya kalkışırsam bilemiyorum.”
Edgar Morin’e göre, insanın kendisinin de sevilmeye layık olduğunu düşünmesi, “aşk ihtiyacının başkasına yansıtılması”........
© T24
visit website