menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yumuşak güç: Kalpleri kazanmak için ucuz bir hikâye mi, kültürel bir Truva atı mı?

16 5
01.06.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

01 Haziran 2025

Geçenlerde 88 yaşında kaybettiğimiz Amerikalı akademisyen Joseph Nye'i ABD’deki öğrencilik ve hocalık yıllarımdan tanırım. Onun ortaya attığı yumuşak güç (soft power) kavramı bir ülkenin yalnızca kaba kuvvetle değil, kültürü, değerleri ve dış dünyada bıraktığı izlenimlerle de küresel ölçekte etkili olabileceğini savunur. Bu da benim saftirik barışçı değerlerimle büyük ölçüde örtüşür.

Trump yönetimi şu anda bu değerleri ayaklar altına almakla ve ABD'de yumuşak gücü üreten kurumların çoğunu dağıtmakla meşgul. Bunun daha fazla sert güç kullanmak anlamına geleceği, dünyanın geri kalanı için hayırlı olmayacağı ve kötü örnek olacağı kesin.

Bugün size yumuşak güç kavramını üç örnek vererek açıklamak istiyorum. Bunlardan ilki en ünlü sert güç kullanımı olan gambot (gunboat) diplomasisi, yani bir ABD zırhlısının toplarını Japon kraliyet sarayına doğrultarak yönetimi bir ticaret anlaşması imzalamaya zorlaması.

Japonya 200 yıldır sakoku adını verdiği dış ticarete kapalı bir izolasyon politikası uyguluyordu. 1853'te Komodor Matthew Perry dört savaş gemisiyle Tokyo Körfezi'ne girdi ve Tokugawa şogunluğunu ABD ile ticaret anlaşması imzalamaya zorladı. Bu silah gücüyle verilen gözdağı Japonya'nın Batıya açılma ve modernleşme sürecini hızlandırdı. İlginç bir şekilde Perry'nin tehdidi Japonya'nın endüstriyel ve askeri reformlarla güçlenmesinin başlangıcı oldu.

Perry ABD hükümetinin isteği doğrultusunda Japonya'nın limanlarını Amerikan ticaret gemilerine açmasını ve yakıt ikmali yapılmasını talep etti. Aksi takdirde askeri güç kullanma tehdidinde bulundu.

Japonya Tokugawa şogunluğu döneminde dış dünyayla sınırlı temas kurmuş, yalnızca Hollanda ve Çin'le belirli kurallar çerçevesinde ticaret yapmıştı. Perry'nin "Kara Gemileri" olarak adlandırılan buharlı savaş gemileri Japonları şaşkına çevirdi. Yukardaki resim bir Japon ressamının ürünüdür.

Bir yıl sonra 1854'te Kanagawa Anlaşması imzalandı ve Japonya önemli limanlarını Amerikan gemilerine açmayı kabul etti. Bu olay Japonya'nın dışa kapalı politikasının sonunu getirdi. Ardından ülke hızlı bir modernleşme sürecine girdi ve Meiji Restorasyonu ile güçlü bir sanayi ve askeri devlet haline geldi.

Perry'nin ziyareti Japonya'nın tarihini değiştiren bir dönüm noktası oldu. Batı'nın teknolojik üstünlüğü karşısında direnemeyeceğini anlayan Japonya kendi endüstrisini geliştirmeye karar verdi ve kısa sürede dünya sahnesinde önemli bir güç haline geldi.

İlginçtir ki bize de benzer dayatmalar yapıldığı zaman Osmanlı İmparatorluğu ticareti çekmek için kapitülasyonları vermiş, ancak yerel endüstriyi geliştirmekte hiç de aceleci davranmamıştı.

Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Münir Ertegün 11 Kasım 1944'te görev başında vefat etti. ABD hükümeti soğuk savaş koşullarının tomurcuklandığı bir dönemde Ertegün'ün naaşını İstanbul'a getirmek için dünyanın en güçlü savaş gemisi olan USS Missouri'yi görevlendirdi.

1945'te Japonya'nın teslimiyet belgesinin imzalandığı gemi olarak tarihe geçen ve sonradan bir müze olan bu tarihi zırhlıyı Hawaii'de gezmek fırsatını bulmuştum.

Nisan 1946'da İstanbul'a gelen Missouri büyük bir törenle karşılandı. Bu ziyaret Türkiye ile ABD arasındaki dostluğu pekiştiren önemli bir jestti. Aynı zamanda Soğuk Savaş'ın başlangıcında Türkiye'nin Batı blokundaki yerini vurgulayan bir mesaj taşıyordu.

1944 yapımı ve II. Dünya Savaşı sırasında dünyanın en büyük zırhlısı olan 270 metre uzunluğundaki USS Missouri Japonya’nın teslim olduğu antlaşmaya ev sahipliği yaptığı için Amerika’nın Pasifik Savaşları kahramanı olarak anılır. Fakat Türkiye için önemi ziyaretinin Türkiye-ABD ilişkilerinde milat teşkil etmesinden kaynaklanır.

21 Mart 1946’da New York’tan yola çıkıp 5 Nisan 1946’da İstanbul’a varışına kadar Türk basınında öyle yoğun bir ilgi ve tezahüratla haberleri yapıldı ki halk Missouri’yle yatar, Missouri’yle kalkar oldu. Seyahati boyunca gün gün nerede olduğu okurlara bildirildi, geri sayım devam ederken muazzam bir karşılama merasimi organize edildi. Vefatından 16 ay sonra Münir Ertegün için büyük bir cenaze töreni düzenlendi.

Günümüzde Vakko adıyla tanınan Şen Şapka, “Welcome Missouri” yazılı eşarp ve atkılarını satışa sundu. Missouri’yi ziyaret etmek için kart bulamayan bir hanım bu eşarbı göstererek gemiye alındı.

Kapalıçarşı’dakiler dahil tüm esnaf Amerikan askerlerinin para vermeye zorlanmaması, hesapların hükümet tarafından ödeneceği söylenerek ikaz edildi. Birçok mağaza vitrinlere “Burada İngilizce konuşulur” yazılı pankartlar astı. Polislere Amerikan askerlerine karşı nazik davranma dersleri dahi verildi. Yoksul mahallelerin elektriğinden kısıntı yapılarak Taksim’de ampullerle büyük bir Missouri tasviri hazırlandı.

Beyoğlu’ndaki eğlence yerleri düzenlendi. Mekanların kapısına neonla "Cold beer, nice girls" yazıldı. Genelevlerin bulunduğu Abanoz Sokağı temizlenip evlerin içi ve dışı badana edildi. Buralardaki kadınlar sağlık kontrolünden geçirildi ve hamama gönderildi. Anadolu’daki genelevlerde bulunan kadınların bazıları yedek kuvvet olarak İstanbul’a getirtildi. Her şey Amerikalı misafirlerimiz içindi.

Aynı ABD'li denizciler 30 yıl sonra üniversiteli gençler tarafından Dolmabahçe rıhtımından denize atılacaktı. Türkiye'de başka kaynaklardan beslenemeyen Amerikan yumuşak gücü zayıflayacak ve büyük ölçüde dağılacaktı.

Bugün Türkiye Amerika'nın en az sevildiği ülkelerin arasında başı çekmektedir.

Ortanca torunum Evan Aydın 2015'te ABD'de doğduğu zaman ilk mektubunu hiç beklenmedik birilerinden, Başkan Barack Obama ve eşi Michelle'den aldı.

BEYAZ SARAY
Washington

Dünyaya hoş geldin! Gururlu ailenin ne kadar mutlu olduğunu biliyoruz ve senin........

© T24