menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yılmaz Özdil, teğmenler, siyasetçiler, okur mektubu…

24 1
17.01.2025

Diğer

17 Ocak 2025

Sevgili okur,

Küçük bir kaza geçirdiğim için geçen haftaki yazımı yazamadım. Affınıza sığınırım...

Bir maruzatım (makam, mevkii olarak büyük birine sunulan; yani okurlarıma hitaben...) daha var.

Ülkede en çok beğendiğim ve sevdiğim gazeteci/yazarlardan biri olan Yılmaz Özdil’in kalp krizi geçirdiğini duydum. Çok üzüldüm; Kendisini hiç tanımam, karşılaşmadık, ancak okuduğum (severek sevmeyerek filan değil, sevmediklerimi okumuyorum zaten) bir avuç yazardan biri.

Öncelikli sebep; yazdığı ve Youtube’da konuştuklarının doğru olması, yani dürüst biri olması, doğru söylemesi; ikincisi inanılmaz detayları bulup, parlak bir analitik zekâ ile sentezlemesi. Bunları başarabilmek için de müthiş akıllı olması…

Bu manada Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşmasında, “Marmaray, Avrasya Tüneli, 3 Köprü, Osmangazi Köprüsünü” kendisinin yaptığından söylerken, bunları yaptığı için “takdir” ve “iltifat” beklediğini ihsas etti ve Sn. Özgür Özel’i kastederek; “Bugün İstanbuldan İzmir’e, milletvekili olduğun şehrine 3,5 saatte gidiyormusun!?” diye sordu ve “Mesele; marifet iltifata tabidir anlayışına yakın olmak. Bunların böyle bir derdi yok.” Dedi.

İşte Yılmaz Özdil hakkındaki “iltifatları” tam da bu mantık ile yazıyorum. Bu tip davranışı maalesef vatandaşımız unuttu. Şimdi biri birine bir iltifat edince “nereden çıkarı var acaba!” diye düşünülüyor. Tabii olarak ise; “ne olmuş yani, TV’de konuşuyor işte!?,” diye küçümseniyor… Hatta “bu da bir şey mi yani?!” diye sorgulayanlar oluyor.

Birisi yanlışlıkla “hadi sen yap o zaman’” derse; derhal küfür kıyamet!” filan sözleri; O da olmaz ise tekme tokat, hatta bıçak, kurşun!

Bazen “biz nasıl bu hale geldik, diye düşünüyorum; cevabını tam bulamıyorum!” Hatta bulmaya korkuyorum…

Sayın Cumhurbaşkanı’nın “yaptığı marifetlere karşılık beklediği iltifata” gelirce; beraberce, “YAPMAK” fiilini analiz edelim:

Bunları yaptık mı? Yaptık” diyor.

“Yapmak” için ilk iş ihtiyacı saptamak, sonra istemek, sonra planlamak, sonra en süratli ve ucuz şekli ile organize etmek gerek.

Bahsi geçen yapıların (yol ve köprü) ihtiyacını saptayan, sonra planlayan, kendisinin belediye başkanlığından önce; ülkemizde bulunan en parlak zekâya sahip ve bilgili insanlarımız tarafından yürütülen, 1960’ta kurulmuş DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) olmuştur.

Bu teşkilat kimsenin bilmediği ve anlamadığı sebeplerce 2011 de Sn. Başbakan tarafından kaldırıldı.

DPT, o güne kadar bahsi geçen tüm yapıların ekonomik planlarını yapmış, bitirmiş, ihtiyaç zamanı gelince siyasi otoritenin bütçe ayırıp uygulamasını beklemekte idi.

Bu işlerin bazılarından biraz, bazılarından ise epeyce iyi anlayan biri olarak; bahsi geçen yapılarının hiçbirinin zamanı gelmemişti.

Bizim boyumuzdaki (Adam başına Milli Gelir 10 bin 000 dolar civarında 70’incilik civarında dolaşıyoruz) ülkelerde, yol ve köprü turistik gaye veya daha konforlu seyahat için yapılmaz... Öncelik, ağır nakliye, ticari ulaşımda sürat ve ucuzlama vs. gibi profesyonel ve daha ciddi gayeler için yapılır. Bugün İstanbul’dan İzmir’e rahat........

© T24