menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Seçim, CHP, Can Pulak, Trump, TOGG…

16 1
15.02.2025

Diğer

15 Şubat 2025

Önce okuyucu mektupları. Teşekkürler sevgili okurlarım…

Köşe yazıları, bir olgu üzerine (Benim gibi o konuda bilgi sahibi olması gereken) yazarın fikirlerini özet ile yazmasından oluşur. Bunlar reklam veya destek yazıları değildir. Mesela ben “Mansur Yavaş sempatizanı veya Özgür Özel karşıtı değilim. Tüm CHP yöneticilerini, ülkemizde yani Atatürk Türkiye’sinde, olmaması gereken bir siyasi oluşum ile mücadele ettikleri için seviyor, takdir ediyor ve destekliyorum.”

Bu bağlamda, kadim dostum rahmetli Uğur Mumcu’nu dediği gibi, “bilgisi yokken, fikir serdeden” kişilerin beni okumasının bir faydası yok. Okumayınız lütfen... Bazı manasız okuyucu mektupları ile sadece (Allahtan çok uzun sürmüyor!) canımı sıkıyorsunuz. Sizler beni okumayınız lütfen.

Okurum Mehmet Ç. bey; imla ve yazım hataları konusunda haklısınız, daha önce söyledim, dikkat ediyorum ancak bazen oluyor. Kusura bakmayın, doğru cümleyi yazıyorum.

Endüstriyel ölçekte faaliyette bulunan balık çiftlikleri deniz kirliliğine sebep olurlar.”

Geçen hafta CHP’nin seçim için ne yapması gerektiğini yazmıştım. Konuyu, siyasi olarak değil, yönetim bilim ve sanatının en önemli konularından biri olan “insan kaynakları, IK” kuralları gereği olan “ihtiyaca göre kişi bulma” olarak işlemiştim.

Seçim konusunun derinine inmeden; yine geçen hafta ABD Başkanı Trump’ın söyledikleri kabul edilemez fikirleri ve davranış tarzını, bir Birleşmiş Milletler eski çalışanı ve BM ruhuna inanmış bir birey olarak nefret ile karşıladığımı söylemek isterim.

Bu konuyu da seçim konusunda şimdi yapacağım gibi, derin bir entelektüel kapasitesi olan bir Türk-ABD vatandaşı dostum ile konuşup size yazacağım.

Ülkenin dış ilişkileri konusunda kadim dostum emekli Büyükelçi Suha Umar ile konuştuklarımı yazmıştım...

Şimdi CHP ve seçimin IK değil, siyasi kısmını yazmak istiyorum.

Bunun için ülke siyasetini, asra yaklaşan süredir takip eden, hatta başta ÇEVRE olmak üzere, belirli konularda siyasi yönetimi yönlendirmiş olan kadim dostum gazeteci Can Pulak ile konuştuklarımı aktarmak istiyorum. Fikirlerine katıldığımı bilmem söylemem gerekir mi?

Bazı genç okuyucular onu tanımayabilirler.

Can Pulak, çok kısaca, bu ülkenin en önemli devlet adamlarından biri olan Turgut Özal’a gerek kişisel kararları gerekse devlet ve yönetim ile ilgili kararları konusunda 10 yıl baş danışmanlık yapmış bir gazetecidir. Üstelik, bu mevkiye bizzat Özal tarafından, adeta “zorla” getirilmiş bir vatanperverdir. Söylediklerini dikkat ile dinlerim; aramızda yaş farkı ay hesabı olmasına rağmen benim “ağabeyimdir.”

Can ile geçen haftaki “Özel Meclis Başkanı, Yavaş Cumhurbaşkanı, İmamoğlu Başbakan!” yazım ışığında CHP’yi değerlendirdik.

Kendisine “Genel olarak CHP’nin bu konudaki genel tutumu ve Yavaş’ın seçime girmeme konusunda ne düşünüyorsun?” diye sordum.

Sonucu belli olan seçim... Tek adamla seçim olmaz. İkinci bir aday çıkaracaklardır, belki de çıkmıştır bile

Niye seçim yapılıyor o zaman;

“Bugünkü siyasi konjonktürde hiçbir ‘Niye’ sorusunun cevabı yoktur... Bu olay havanda su dövmektir. Eğer Mansur Yavaş bu seçime katılsaydı da bunun adı yine ‘havanda su dövmek........

© T24