menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BYD, Manisa, hükümetler üzerine…

26 1
12.04.2025

Diğer

12 Nisan 2025

Yazı başlığını görenler politik bir yazı yazdığımı düşünebilir; haklıdırlar da ancak bu herkesin anladığı manada bir “politik” yazı değil.

Aslında bu bir “ÇİN YATIRIMI BYD” yazısı. Bu konu ile ilgilenmesi gerekenler manşette saydığım sayın hükümet.. Umarım bu kişilerin “okuyan, özetleyen” takımı bu bilgiyi onlara verirler… Kendileri seçim ile meşguller!

Ne demek istediğimi tam anlatabilmek için size bir miktar “girizgâh” yapmalıyım.

Ülkemizde 1950’li yıllardan bu yana, ABD sayesinde, sadece yazılan yazılar değil; politika ile ilgili her şeyimiz “seçmen kandırma!” üzerine. Oysa “politika;” bir “işlevin” geniş manada, tüm parametreleri ile birlikte düşünülüp, en faydalı nasıl uygulanabileceğini, sosyal ve ekonomik olarak planlanması demek.

Mesela tüm dünyada denizlerin gıda temini için nasıl kullanılması gerektiği konusunda hem sürekli yenilenen hem de uygulanan hem milli hem bölgesel politikalar mevcut. Bizim yok; çünkü bizim böyle bir bilgimiz yok. Deniz bile bize hafriyat inşaat filan hatırlatıyor.

Üstelik Avrupa Birliği gibi “ülkeler birlikleri” yapabildikleri kadar “belirli konularda” nasıl müşterek hareket edilebilir diye “hükümeti (hükmedenler/karar mercileri) benzeri” komisyonlar kuruyorlar. Ancak hiçbirinin sonucu etkileme hakkı yok. Sonuç, vatandaş tarafından yani demokratik olarak saptanıyor.

ABD, zaten kuruluş olarak büyük bir kıta da çeşitli coğrafi ve sosyal farklılıkları olan, büyük nüfusları düzgün yönetebilmek için 250 yıl evvel “federatif yönetimi” seçmiş.

Amerika'daki 13 koloni ile İngiltere arasında gerçekleşen savaşlar sonucunda İngiltere mağlup olmuş; federal devletler (bize göre eyaletler?) sözleşmeleri 1788' de imzalanmış; başta 13 olan devlet sayısı zaman içinde (En son 1957 de Alaska ve Hawai) 50 ye çıkmış.

Federal hükümet harp çıkartmaktan, yumurta üretmeye kadar tüm devletleri ve endüstrileri kontrol ettirir. Dikkat buyurun; kendisi kontrol etmez; hep beraber kuralları koyarlar, ilgili (NGO Non Governmental Organisation) Sivil toplum kuruluşu uygular ve denetler.

AB Komisyonu da benzer şekilde çalışır. Konulara ayrılmış “genel müdürlükler, DG” bir nevi Bakanlık yaparlar. Ancak, karar ve denetim yine NGO’larda dır.

Bizim ülkemiz; içlerinden biri olduğumuz, eski Avrupa ,krallıkları gibi zaman içinde gelişerek, iç harp çıkartarak, birbirini öldürerek değil; Atatürk gibi bir deha tarafından aniden (nerede ise birkaç yılda) en ideali sistem olarak kurulmuş.

Belki bugün O ani kuruluşun gereklerini ya anlamadığımız ya istemediğimiz, (kişisel menfaatimiz başka yerde olduğu için) yerine getirmediğimiz için hem ekonomik hem sosyal sıkıntılar çekiyoruz.

İnönü, Atatürk’ten sonra onun hedeflerine ulaşmaya çalıştı; belirli ölçüde muvaffak da oldu; ancak 1940’ların sonunda hesapta olmayan “Avrupa ülkelerinde Amerikan yardımı” devreye girince, kıta olarak şapa oturduk.

En çok bizi........

© T24