Tuvaletin kültür tarihi
Diğer
22 Haziran 2025
Belirli bir yere sabit olarak tasarlanan tuvaletin ilk olarak hangi toplumda ve ne zaman ortaya çıktığı konusunda net bir bilgi olmasa da bazı kaynaklar 5 bin 200 yıl öncesinden başlayan bir süreç içinde Mısır, Yunan ve İskoçya kültürlerini gösteriyor.
Arkeolojik araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılan drenaj sistemli tuvalete dair bilinen en erken örneklerden biri İskoçya'nın Orkney Kenti yakınlarındaki Skara Brae Antik Kenti’nde bulunmuş. MÖ 3200 civarına tarihlenen ve yapıların içinden geçen kanalların daha büyük drenajlara bağlanmasını Neolitik Çağ uzmanları merkezi tuvalet sistemi olarak yorumlamışlar; akan suyun atıkları sürükleyerek uzaklaştırdığını düşünmüşler.
Yapılan arkeolojik araştırmalarda Antik Mısır'da, MÖ 3100 civarında, kapalı bir tuvalete sahip olmanın zengin bir statüyü işaret ettiği saptanmış. Zenginler bu yıllarda kireç taşının üzerinde hacet giderirken fakirler delikli bir tahta tabure ile idare etmek zorundaymış; her sabit tuvaletin altında atıkları toplamak için kumla doldurulmuş bir çukur varmış.
Dünya tarihinin bilinen en eski şehir planlamalarından biri Pakistan'ın Mohenjo-daro Kenti’nde MÖ 2600’lü yıllarda ortaya çıkmış; İndus Vadisi’nde yeşeren bu gelişkin uygarlığın her evde bir tuvalet barındırdığı arkeolojik kazılarda kanıtlanmış. Bugün için bile etkileyici sayılan bu tuvalet tasarımları erken yıllarda kentsel temizlik anlayışını yansıtması açısından önemli görülmüş.
İlerleyen yıllarda MÖ 2000 civarında, Girit adasındaki Minos kültüründe inşa edilen Knossos Sarayı’nda, dışkıların pişmiş toprak borulardan büyük küplere taşındığı tuvaletler yapılmış. Başarılı tasarımıyla bölgede yaşayanlara keyif veren, sağlıklı ve temiz ortam sunan Girit tuvaletleri kendine özel kalitesini çok uzun süre korumuş; farklı kültürlere örnek olmuş. Öyle ki özel olarak tasarlanan pişmiş topraktan akan sular dışkıları uzaklara taşımış, ihtiyacı olanlara temiz tuvaletler sunmuş; ortak toplanım alanlarında ihtiyaç gideren yöre halkının sohbetini arttırmış.
Ülkemizdeki antik kentlerde de örneklerini gördüğümüz şekilde kesme mermerden yapılarak birbirine bağlanmış kaliteli umumi tuvaletler şehir meydanlarında öylesine büyük bir memnuniyet getirmiş ki, MÖ 800 civarında zengin mahallelerde yaşayan Romalılar, “latrina” dedikleri kanalizasyon sistemine bağlı toplu tuvaletlerde hacet giderirken felsefi tartışmalara bile girmişler; siyaset konuşmuşlar. Roma su kemerlerinin taşıdığı bol suyla ilkel kanalizasyon sistemi (cloaca maxima) çalıştırılmış; dışkılar uzaklara taşınmış. Kanal temizliği "tersorium" olarak anılan ucu süngerli-paçavralı çubuklarla yapılıyormuş.
İlginçtir, kendi dönemlerine göre kıyaslandığında son derece modern yapılı bu tasarımlar Orta Çağ boyunca belleklerden silinmiş; Avrupalılar, 16. yüzyıla kadar böylesine temiz ve konforlu tuvaletlere sahip olmamışlar.
Mısır’da, Deir el-Medina antik yerleşim yerinde, 1906 yılında kazı yapan bir arkeolog grubunun, çalışanları denetleyen bir kâhyaya ait olduğu anlaşılan iyi korunmuş bir mezarda ortaya çıkardıkları MÖ 14. yüzyıla tarihlenen taşınabilir tuvaleti görünceye değin bu konuda bilinenler Orta Çağ dönemindeki oturaklarla sınırlıymış.
Tesadüfen ortaya çıkan bulgular eski Mısır günlük yaşamına ait detayları barındırması yanında seyyar hacet giderme aparatını da gün ışığına çıkarmış; ahşaptan oyulmuş, üzerinde delik ve oturma yeri bulunan tencere şeklindeki oturak Eski Mısır halkının seyyar tuvalet kullandığını göstermiş. Ölümden sonraki yaşama inanan Eski Mısır’da ölülerle birlikte gömülen tabure tipli oturaklar, ölenlerin öbür dünyadaki yolculuğunda yardımcı olmasını amaçlıyormuş; çömelmek yerine rahatça oturma hedefliyormuş.
İleriki yıllarda ortaya çıkarılan farklı dönemlere ait lazımlıklarla Eski Mısırlıların askeri seferler sırasında da tuvalet ihtiyaçlarını giderecekleri basit gereçler kullandıklarını ve hareket halindeyken hacet giderme konusunda buldukları çözümlerle çevredeki medeniyetlere örnek oldukları anlaşılmış.
Mısırlıların hacet gidermedeki bu çözümü MÖ 6. yüzyıl civarında antik Yunan'a ve Roma İmparatorluğuna geçmiş. Dünyanın dört bir yanındaki müzelerde sergilenen taşınabilir tuvaletin yani lazımlıkların kurşun, sabun taşı, kalay, pişmiş toprak, ahşap, bronz, yarı değerli taşlardan oyma, porselen ve camdan yapılmış tipleri Avrupa'nın her yerinde çok yakın yıllara kadar kullanılmış.
Roma İmparatorluğunun çökmesi sonrasında sıhhi- modern kullanımıyla büyük konfor sağlayan eski dönem tuvaletleri tümüyle ortadan kalkmış, insanlar tüm Orta Çağ boyunca, Rönesans'a kadar tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için lazımlık kullanmışlar, cadde – sokak aralarında hacet gidermişler.
Orta Çağ İngiltere’sinde soylulara ait evlerde özel olarak tasarlanan küçük bir açıklık tuvalet ihtiyacını karşılayan en modern çözüm olarak ortaya çıkmış. Yani evin bir bölümünde ortası delik bir çıkma balkon yapılmış, ihtiyaç buradan giderilmiş.
15. yüzyılda mekân dışlarında tasarlanan tuvaletler popüler bir çözüm haline gelmiş, şatolarda, dış duvara doğru çıkıntılı olarak tasarlanan ve atıkların doğrudan aşağı düştüğü basit tuvaletler "garderobe" olarak anılmış. Gardıroplar altında genellikle atıkların biriktiği çukur açılmış ve "privy" olarak adlandırılan bu lağım toplayan çukur hendekler aynı zamanda davetsiz misafirlere engel olarak kullanılmış.
Gün gelmiş, soğuk........
© T24
