menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şişe mantarının öyküsü

13 1
27.04.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

27 Nisan 2025

Şişelerin ağzını kapattığımız, tirbuşonla açarken dikkat kesilip düzgünce çıkartmaya çalıştığımız şişe mantarının öyküsü binlerce yıl öncesinden başlamakta!

Şarap, şampanya dışında çok sayıda alkollü içecekle birlikte sirke gibi mayalı sıvılar için de su çekmeme, hava almama özelliğiyle geçirmezlik sağlayarak içindekinin bozulmasını engelleyen “mantar tıpa” 5000 yıl öncesinden beri bilinmekte hatta yer yer günümüzdeki işlevine benzer özelliklerde kullanılmaktaymış.

Mantar meşesi olarak bilinen ağacın kabuğundan doğal yollarla elde edilen “mantar” ilk olarak Eski Mısır’da ortaya çıkmış. Yazın soğuk, kışın sıcak tutması özelliği yanında akustik ve termal yalıtım sağladığı için duvar kaplamalarında kullanılmış; firavunların mezarları mantarla kaplanmış.

Mantar kullanımının izlerine Mezopotamya coğrafyasında da rastlanmış, Antik Fenike şehirlerinde mantar tıpalarla kapatılıp çamurla sıvanmış şarap amforaları bulunmuş.

Arkeolojik araştırmalardan elde edilen bulgulara göre mantar binlerce yıl öncesinden beri farklı alanlarda kullanılması sayesinde yerel pazarların tezgâhlarında olmuş; ticari değeri nedeniyle savaşları tetiklemiş, seyyahların, ticaret kervanlarının gözdesi olmuş.

Mantar Eski Yunan ve Roma İmparatorluğu Medeniyetlerinin günlük yaşamında pek çok alanda yer almış; balık ağlarını yüzeyde tutmasının yanında giysi olarak bile kullanılmış.

O yıllarda herkesin giydiği sandaletler sert zemin üzerinde ayak tabanını yumuşak tuttuğu, yürürken otlardan – dikenlerden, böceklerden koruduğu için, mantardan yapılıyormuş.

Mantarın elastik özelliğinin farkında olan Yunanlılar ve Romalılar zeytinyağı, şarap, sirke ile farklı değerli sıvıları taşıdıkları pişmiş topraktan yapılma amforaları hava ve su geçirmezliği sağlamak amacıyla mantarla kapatmışlar. Ancak zamanla seramik amforaların yerini ahşap fıçıların almasıyla mantar tıpaların kullanılması yavaş yavaş terk edilmiş.

Kazılardan çıkan bulgulara göre, Eski Mısır’da olduğu gibi Yunan ve Roma Uygarlıklarında da soylulara ait evlerin taban, çatı ve duvarları ısı yalıtımı sağlayacağı beklentisiyle mantarla kaplanmış.

Vezüv Yanardağının patlaması sonucunda küller altında kalan Pompeii Şehrinde yapılan arkeolojik kazılarda mantarın farklı işlevler için de kullanıldığı görülmüş; Romalılar mantardan kap-kacak üretmişler, koruyucu kalkan yapmışlar.

Mantarın kullanımıyla ilgili bilinen ilk sözü MÖ 3. yüzyılda Midilli'de doğan ve Aristoteles'in en ünlü öğrencilerinden olan Yunan tarihçi ve filozof Theophrastos kayıt altına almış. Aristoteles sistemini desteklemek, iyileştirmek, genişletmek ve geliştirmek için çalışan, felsefenin tüm alanlarında çok sayıda inceleme üreten Theophrastos, bölge halkının bir şeylerin ağzını kapatmak ve tekstil ürünleri yapmak için mantar kullandığından bahsetmiş.

Binlerce yıldan beri bilinen ve farklı işlevlerle günlük yaşamda olan “mantar” amfora ağızlarını kapatmak için kullanılsa da uzunca bir süre şarap – sirke- bira şişelerinde kullanılmamış.

İlk Çağda amforalar, üflenerek yapılan cam şişeler yağ emdirilmiş kumaşlarla, zifte daldırılmış tahtalarla, reçineden veya buzlu camdan yapılan tıkaçlarla kapatılıyormuş ama özellikle şarap ve bira için bu metotlar hava sızdırdığı için ürünün bozulmasına yol açıyormuş. Kenevire bulanarak hayvansal don yağına batırılan tıkaçlar da verimli değilmiş. Üstelik kullanılacağı zaman tıkacın açılması – çıkarılması son derece zormuş; sık sık kabının kırılmasına yol açıyormuş.

Şişelerin ağzını mantarla kapatma fikri ilk olarak M.Ö. 5. yüzyıldaki eski Yunan’a dayansa, MS 1OO’lü yıllarda da tek tük görülmeye başlansa da çok uzun yıllar boyunca etkili olarak kullanılamamış. 1600'Lü yılların sonlarında tahta tıpaların yerini cam tıkaçlar; bugün hala kullanıldığı şekliyle kalın telle sıkıştırılan, topraktan yapılmış kabın ağzını tamamen kapatan buzlu camdan yapılan tıpalar kolayca açılıp kapanacak hatta tekrar kullanılabilecek şekillerde tasarlanmış. Bu metot o ana kadar bulunan en iyi yöntem olarak görülürken yeni bir gelişme yaşanmış; cam üretiminde sistematik ilerleme kaydedilmiş.

Cam üretim tekniklerinin 16. yüzyıl içinde gelişmesiyle, pişmiş toprak kavanozların yerini yavaş yavaş dolduran cam şişeler........

© T24