menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sahtenin Orta Çağ ve Rönesans tarihi 

23 0
previous day

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

24 Ağustos 2025

Sahteciliğin insanın evrimsel yaşamının her anında var olduğunu, yerleşik hayata geçilmesiyle birlikte sistematik bir şekilde çok alanda “sahte” tasarlandığını anlatmaya çalıştığım geçen haftaki yazımda özellikle İlk Çağ tarihini ele almış ve örnekler vermiştim.

Kısaca hatırlatmak gerekirse MÖ 7. yüzyılda paranın icadıyla birlikte düşük alaşımlı “fourree” isimli sahtelerin ortaya çıktığını, Sümerlerin yazıyı bulması ve kil tabletler üzerinde toplumsal ilişkileri kayda almaya başlamasıyla beraber sahte yazıtların üretildiğini, vergi ve borç kayıtlarında tahrifat yapıldığını yazmıştım.

Eski Mısır’da sahte mezar eşyalarının satıldığını, Eski Yunan'da ve Antik Roma’da sahtekarların tartı aletlerine el attığını, sahte yazıtlarla mal-mülk sahibi olunup düşük kaliteli zeytinyağların saygın markaların mühürlerinin taklit edildiği amforalar içinde uzaklara taşındığını anlatmıştım.

Antik Çin kültüründe İmparatorların halkı sahteye ve sahtekarlara karşı uyarmak için önlem aldığını, yaygın sahtecilik tekniklerinin el yazması kitap olarak şeklinde çoğaltılarak ülkenin dört bir yanına dağıtıldığını anlatmıştım.

İnsan medeniyetinin her döneminde olan “sahte” ile Orta Çağ yaşamında da karşılaşılmış hatta denilebilir ki sahte Orta Çağ tarihine yön vermiş.

Orta Çağ'da en çok sahte belge üretilen yerlerin başında manastırlar yer almış; sahte belgeler Orta Çağ'da otorite sahibi olmak, rakipleri itibarsızlaştırmak, toprak ve mülk sahibi olup ayrıcalıklar elde etmek için kullanılan güçlü araçlardan biri olmuş. Gerek sahteciliği meslek haline getiren uzmanlar gerekse de o dönemde ellerinde çok imkân olan rahipler tarafından hazırlanmış olsun, bazı sahte belgeler yasal ve dini makamları meşru zemin içinde etkilemiş; ruhban sınıfa toprak ve ayrıcalıklar sağlarken rakipleri itibarsızlaştırarak zayıflatmış.

Bazıları yüzyıllar boyunca sorgulanmadan, itiraz görmeden kalan sahte evrak Orta Çağ toplum düzeni içinde kalıcı etki bırakmış; siyaseti, dini ve tarihi şekillendirmek için tasarlanmış stratejik belgeler arasına girmiş. Sahtekarların tasarım gücü imparatorluk kararnamelerinden papalık mektuplarına, manastır raporlarından fantastik yalanlarla dolu seyahatnamelere kadar çok alana yayılmış; “sahte” Orta Çağ’da güçlü bir yanılsama yaratmış.

Din bezirganları imtiyazlar elde etmek, toprak sahibi olmak ve karar verici otoritelere karşı güçlerini elde tutarak özerkliklerini korumak amacıyla uydurma beratlar kullanmış. Örneğin Orta Çağ Fransa'sının en güçlü dini yapılarından biri olan Saint-Denis Manastırı, Paris Piskoposluğu'ndan bağımsızlığını pekiştirmek ve kraliyetin himayesini sağlamak için dönemin güçlü hükümdarlarından 1. Dagobert, Şarlman, Merovenj ve Karolenj tarafından verildiği iddia edilen sahte beratlar hazırlatmış. Bu uydurma belgelerde manastıra geniş arazi, vergi muafiyetleri ve kaçaklara sığınma hakkı verildiğini yalanları yer alıyormuş.

Sahtekâr keşişler yıllar sonra Robert F. Berkhofer tarafından yazılan “Forgeries and Historical Writing in England, France and Flanders, 900–1200” isimli kitapta açıklandığı şekliyle şeytanın aklına gelmeyecek şekilde karmaşık teknikler kullanmış. Sahte belgelerde uydurulan metne antik bir görünüm kazandırmak amacıyla eski papirüsler yeniden kullanılmış, özel mürekkep üretilmiş. Yapılan araştırmada anlaşılmış ki sahteciler gerçek papirüsün arkasını ön taraftaki el yazısını taklit ederek yazmışlar daha sonra da gerçek tarafı silip, gerçek süsü verdikleri imzalı tarafı ön plana çıkarmışlar. Bunu yaparken de kırılgan yapılı papirüslere destek vermek amacıyla sahte kısım eski gerçek parşömenin silinmiş kısmına yapıştırılmış; böylece orijinal taraf gizlenmiş. Sahtekarların bu şeytani yöntemi sayesinde sahte belgelerin erken Orta Çağ döneminden beri korunmuş görünmesi sağlanmış.

4. yüzyılda İmparator Büyük Konstantin tarafından düzenlendiği iddia edilen ve Papa I. Sylvester'ın kendisini cüzzamdan kurtardığı için minnetini ve bağlılığını anlatan “Konstantin'in Bağışı” olarak anılan belge Orta Çağ tarihinin en kötü şöhretli sahteciliklerinden biri olarak anılmış. Sözde yapılan iyiliğe karşı minnettarlık göstergesi olarak İstanbul merkezli Doğa Roma İmparatorluğu'ndan Papaya toprak ve siyasi güç bahşedildiğini, Roma’ya İstanbul, İtalya ve tüm Batı Roma İmparatorluğu üzerinde hakimiyet kurması için Konstantin'in yetki verdiğini iddia eden sahte belge Konstantin’in ölümünden 400 sene sonra, 750 ila 775 yılları arasında ortaya çıkmış. Uzmanlara göre muhtemelen Lateran Sarayı'nda Papa 1. Stephanus ya da 2. Stephanus dönemlerinde hazırlandığı düşünülen belge, Orta Çağ boyunca Kilise ile Kutsal Roma imparatorları arasındaki anlaşmazlıklarda papalığın siyasi gücünü meşrulaştırmak için kullanılmış.

Papanın sadece dini değil, siyasi olarak da imparatorlara bile hükmedebilecek üstün bir güç olduğunu, İtalya’daki tüm toprakların papalık makamına verildiğini iddia eden, kutsal ve dünyevi güçlerin ayrımını yapan sahte belge Orta Çağ siyasetini şekillendirmiş, uydurma da olsa belli bir zaman dilimi içinde........

© T24