menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Otomobil dünyasına devrim yaşatan İzmirlinin öyküsü

25 6
21.09.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

21 Eylül 2025

Alec Issigonis

Bugün sizlere uzun yıllar boyunca İngiltere'nin en öğündüğü araba modelinden ve onun İzmirli tasarımcısından bahsedeceğim. Arabanın adı kısaca “Mini”. Mini Morris ve Mini Cooper olarak da piyasaya çıkan bu efsanevi araba modelini ete kemiğe büründüren İzmirli hemşerimiz Alexander Arnold Constantine Issigonis, herkesin hitap ettiği şekliyle Alec Issigonis, 18 Kasım 1906 yılında İzmir’de doğmuş.

Başarılı ve zengin bir gemi inşa mühendisi olan babası Konstantinos, bugün Yunanistan’da bulunan Paros Adası kökenli olsa da İngiliz pasaportu taşıyormuş; babasının iş yaptığı, kültüründen hoşlandığı yerde yaşıyormuş.

Alec Issigonis’in annesi de ilginç biri! Ailesiyle İzmir’de yaşayan Hilda Prokop, Almanya Baveria kökenli olsa da İzmir'in ünlü “Prokop” biralarını üreten zengin bir bira üreticisinin kızı olarak dünyaya gelmiş. Oğlunun iş hayatında etkisi hatta yüz yüze görüşmesi olmasa da ilginç olan bir şey var, Hilda Prokop BMW ve Volkswagen yöneticisi Bernd Pischetsrieder'in birinci dereceden kuzeniymiş.

Aile işgalci devletlerin İzmir’den çekilmesi ve Türk ordusunun şehre girişiyle birlikte 1922 yılında bir İngiliz gemisiyle İzmir’den ayrılmış, İngiltere'ye göç etmişler. Ne yazık ki babası bu yolculuktan sağ çıkamayacak, Alec Issigonis yaşamına Alman annesiyle birlikte İngiltere'de devam edecekmiş.

Farklı özellikleriyle dünya araba literatürüne geçen, özellikle de 1960’lı, 70’li yıllara “ekonomik aile arabası” olarak damga vuran “Mini” modelini tasarlayan Alec, annesinin yönlendirmesiyle Londra'daki Battersea Politeknik okulunda 1925-1928 yılları arasında mühendislik eğitimi almış. Makine çiziminde çok başarılı olsa da matematik sınavlarında defalarca başarısızlık yaşamış. O yıllarda "saf matematik, yaratıcı her insanın düşmanıdır" diye düşünen Alec her şeye rağmen diplomasını almayı başarmış, ancak aynı okulda ileri eğitime kabul edilmemiş.

Sonrasında Londra Üniversitesi'nde eğitim görmüş ve mezun olduktan sonra bir süre işsiz kalmış. 1928 yılında Londra'da Gillett isimli bir mühendislik firmasının tasarım ofisinde işe başlamış.

Küçüklüğünden beri otomotiv mühendisi olma hayali kuran Alec, gelişen İngiliz otomotiv endüstrisi içinde geçecek profesyonel kariyerine 1934 yılında Coventry'deki Humber şirketinde otomobil tasarımcısı olarak başlamış. Çizim ofisinde çalıştığı kısa süre zarfında bir arkadaşıyla birlikte özel bir sprint yarış arabası inşa etmeye çabalamış.

1936 yılında Cowley'deki Morris Motors Ltd. şirketinin süspansiyon bölümünde işe başladıktan kısa bir süre sonra şasi geliştirme alanında becerili olacağı düşüncesiyle oluşturulan çalışma gruplarına alınmış.

II. Dünya Savaşı'nın tüm şiddetiyle sürdüğü, yokluğun, kargaşanın, umutsuzluğun arttığı, her konuda kullanım gereçlerine ulaşmanın zorlaştığı yıllarda İngiliz ordusu için çeşitli projeler üstlenen Morris Motors şirketinde hafif bir keşif aracının yapımında öncü olarak rol oynamış; cepheye gitme yerine projeleri üstünde çalışmış.

Savaştan sonra aile tipi otomobil tasarımına geri dönen Alec’e 1942'de Morris şirketi yepyeni bir model olan “Morris Minor” projesinin tüm sorumluluğunu vermiş. Issigonis ve ekibi, çok büyük bir yer kaplamasa da geniş bir yolcu bölmesine ve günün koşullarında olağanüstü yol tutuş özelliklerine sahip devrim niteliğinde bir otomobil üretmiş. Morris Minor, kısa süre içinde büyük bir başarıya ulaşmış, talep beklenenin üstünde olmuş. Bu proje Issigonis’in zihninde yeni bir kapı açmış, arabanın tüm bileşenlerini küçültüp iç mekânı en üst düzeye çıkarma fikri aklının bir köşesinde yeşermeye başlamış.

Morris Minor şirketinde ve otomobil dünyasında büyük bir kariyere sahip olan Alec, 1948 yılında piyasaya "Mosquito" modelini sunmuş. Artık sayıları ve yaşam koşulları yükselen işçi sınıfı için tasarlanan düşük fiyatlı modeller de pahalı bir otomobilin konforunu bir ölçüde içinde barındırıyormuş. Orta halli ailelerin rağbet ettiği bu modelin de üretimi 1971 yılına kadar devam etmiş.

Morris ve Austin 1952'de birleşerek British Motor Corporation (BMC) adını aldığında Issigonis şirketten ayrılmaya karar vermiş. Bir süre Alvis Şirketinde lüks bir sedan otomobilin geliştirilmesi üzerinde çalışmış. Ancak proje maliyet nedeniyle durdurulunca 1955'te BMC şirketine geri dönmüş.

BMC şirketinde onu tekrar işe alan kişi farklı marka arabalarla İngiltere’de adından söz ettiren, arabaların sokaklara yeni yeni çıkmaya başladığı yıllardan itibaren sektörde çok badireler atlatan ve başarıları nedeniyle 1954 yılında şövalyelik ünvanı verilen Sir Leonard Lord olmuş. Sir Leonard Lord, yavaş yavaş gelişmeye başlayan motorlu araç satışının ailelere dönük modeller üretmesini, kamyon, kamyonet, taksi dışında tasarlanacak uygun maliyetli araçların mütevazi gelirleri olan insanların yaşamına renk katabileceğini düşünüyormuş.

İkinci Dünya Savaşı sırasında petrol sevkiyatında hayati önemi olan Süveyş Kanalı'nın denetimini elinde tutan İngiltere’nin 1956 yılında kontrolü kaybetmesiyle özellikle savaş sonrasında gelişen piyasaların durumu “Süveyş Krizi” olarak adlandırılan olayla değişmiş. İngiliz egemenliğinin kanaldaki itibar kaybı yalnızca siyasi bir yenilgiye değil, aynı zamanda bir petrol krizine de yol açmış. Kriz petrol fiyatlarının ani yükselmesine neden olmuş ve küçük-ucuz, az sarfiyatlı dört kişilik aile arabasına olan ihtiyaç her zamankinden daha görünür hale gelmiş.

1957 yılı Issigonis’in kariyerinde çok önemli bir kapı açılmış. Sir Leonard Lord, o anda uğraştıkları iki büyük arabayı bir kenara bırakıp adı “Morris Mini” olacak yakıt tasarruflu küçük bir arabaya odaklanmasını ve tasarımın geliştirilmesine liderlik etmesini........

© T24