Mantarın evrimsel öyküsü
Diğer
11 Mayıs 2025
Mantarlar estetik görünüşleri, lezzetli tatları ve kolay yetişmeleri yanında potansiyel sağlık yararları nedeniyle her dönemde hem lezzet arayanların hem de araştırmacıların ilgisini çekmiş.
Yüzyıllar boyunca dünyanın dört bir yanında gıda ve ilaç olarak kullanılan mantarlar bazı kültürlerde kutsal ritüeller eşliğinde dini törenlerde yer almış.
Geçtiğimiz yıllarda, Belçika’daki Libre de Bruxelles Üniversitesi bilim insanlarınca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki Tervuren Afrika Müzesi koleksiyonunda bulunan antik kayalar üzerinde yapılan bir araştırmada, 715 ila 810 milyon yıl önce yaşamış mantar fosillerine rastlanmış. Oysa o ana kadar doğrulanmış en eski mantar fosili 460 milyon yaşındaymış.
Science Advances Dergisinde yayınlanan makalede moleküler bileşiminden dolayı fark edilebilen, lagün veya göl kıyısında yaşadığı düşünülerek eldeki bulgularla bilinen en eski mantar fosilleri olarak tanımlanan buluntuların “kıta yüzeyini kolonileştiren ilk bitkiler” olabileceği savlanmış. Bu çalışmada mantar türlerin çok az bir miktarının tanımlanabildiği, hassas yapıları nedeniyle mantar fosillerine ulaşmanın, fark etmenin son derece zor olduğu da yazılmış.
Avrupa'da 18 bin ila 12 bin yıl öncesinde yaşanan Magdalenian evresindeki insan diyeti hakkında çok az şey bilinmesinin sebebi olarak bitkisel besinlerin çok az iz bırakması gösteriliyor; dönemin nebati gıda kaynakları üzerinde yapılan araştırmalarda veri bulmanın zor olduğu belirtiliyor. Buna rağmen Almanya, Leipzig'deki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nden Robert Power liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi, İspanya’da Cantabria'daki El Mirón Mağarası'nda bulunan Magdalenian Dönemi'nde yaşamış atalarımız üzerinde diş taşı analizi yoluyla yaptıkları besin araştırmalarında Üst Paleolitik dönemde çeşitli bitkisel gıdalar saptamış ve mantarlar yenildiğini bulmuş.
Mantarın evrimsel yolculuğundaki ayak izlerini çok farklı alanlarda çevirileriyle ülkemiz kültür hayatına katkıda bulunan değerli büyüğüm, diş hekimi dostum Süha Sertabiboğlu’nun geçtiğimiz yıl içinde Mark Bertness’ten çevirdiği “Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi” isimli eserinde buldum. Kitapta MÖ 10.000 ila MÖ 7000 arasındaki mağara resimlerindeki mantar çizimlerinden, son derece tehlikeli içerik taşıyan bazı mantar türlerinin psikotropik etkilerinden bahsedilmiş; şaman kültürünün deneme-yanılma sistemiyle mantara gıda dışında ritüellik kullanım alanları açtığı vurgulanmış.
Eski Mısırlılar mantarlara “Tanrıların Çocukları” adını vermiş ve mantarı “Ölümsüzlük Bitkileri” olarak görmüş. Eski Mısır’da çölün, göklerin, düzensizliğin ve savaşın efendisi “Fırtına Tanrısı Set"in yıldırımlarla dört bir yana saçtığı mantar tohumlarının toprakla buluşmasıyla yaşamın başladığına, canlıların bu yolla yaratıldığına inanılmış.
Mantar tüketmek, mantarlı yemek pişirmek sadece firavunun ve onun sofrasına davet ettiklerine dair bir ayrıcalıkmış. Yaklaşık 4 bin 600 yıl önceden kalma hiyerogliflerden anlaşıldığına göre bırakın yemeği, Eski Mısır’da sıradan insanların mantarlara dokunması bile yasakmış; mantarlar yalnızca soyluların yiyeceğiymiş. Görünen o ki Giza’daki Büyük Piramit’i inşa eden Firavun Khufu yer mantarına bayılıyormuş, sofrasında her zaman zor bulunan çöl mantarlarından istiyormuş.
Mısır soyluları mantarları sadece lezzetli oldukları için değil aynı zamanda sağlıklı yiyecek olarak kabul ettikleri için de tercih etmişler, lokman hekimler farklı sağlık sorunlarına karşı farklı mantar tiplerini önermişler.
Çözülen hiyeroglif metinlerinde antik Mısır kültlerinde mantarlardan ve kullanım şekillerinden bahsedildiği görülmüş. Son dönem araştırmacıları mantar türlerinin antik Mısır’da geniş bir tıbbi kullanım alanı olmasının yanı sıra mantar görseliyle simgelenmiş şekillerin ardında farklı imgeler sakladığı savlamış.
Eski Yunan’da da Roma İmparatorluğu'nda da mantarlar "Tanrıların Yemeği" olarak görülmüş, mantar yemenin savaşçılara güç sağladığına inanılmış.
Hipokrat MÖ 4500 civarında, “Amadou” mantarını güçlü bir iltihap giderici........
© T24
