menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İklim değişikliği yağışları artırıyor: Önlem almazsak daha büyük sel felaketleri kapıda

30 45
18.09.2025

Diğer

18 Eylül 2025

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Dr. Merve Özkaynak Yolcu ve Dr. Zeynep Özdemir

Küresel ölçekte giderek daha yıkıcı sonuçlar doğuran iklim değişikliği, Türkiye’de de sel ve taşkın risklerini belirgin biçimde artırıyor. 2021, 2022 ve 2023 yıllarında üst üste yaşanan sel felaketleriyle gündeme gelen Kastamonu’nun İnebolu ilçesi, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri. Ancak artık daha olağan hale gelen bu felaketlerde yalnızca iklim değişikliği değil, yanlış planlamalar ve yetersiz altyapılar da büyük rol oynuyor. Ne yazık ki bilimsel araştırmalar, felakete yol açan hataların yapılmaya devam edildiğini gösteriyor.

Amasya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Dr. Merve Özkaynak ve Dr. Zeynep Özdemir’in yürüttüğü yeni bir araştırma, 2021’deki uyarı niteliğindeki sel felaketinden ders alınmadığını ortaya koyuyor. Çalışma, 2022 ve 2023’te de aynı hataların tekrarladığını; kıyı kanununa aykırı biçimde riskli bölgelerde yapılaşmanın sürdüğünü, dere yataklarına kamusal binaların inşa edildiğini ve köprülerin hem dayanıksız hem de suyun doğal akışını engelleyecek şekilde yapıldığını vurguluyor. Bu uygulamalar, kentleri iklim değişikliği karşısında daha da kırılgan hale getiriyor.

İklim değişikliği ile birlikte Batı Karadeniz’de yağışların miktarı ve şiddeti artarken, üst üste üç yıl yaşanan sel felaketlerinin önümüzdeki yıllarda daha da sık gerçekleşeceği öngörülüyor. Ancak doğa olaylarının felakete dönüşmesi kaçınılmaz değil. Yeni iklim gerçekliğine uygun, bilim temelli şehir planlama projeleriyle, dirençli ve güvenli kentler inşa etmek mümkün.

2021 yılında Kastamonu’nun Bozkurt ve İnebolu ilçeleri ile Sinop’un Ayancık ilçesinde büyük bir sel felaketi yaşandı ve 82 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, aslında uzun süredir üst üste biriken sorunların da patlama noktası oldu.

Bozkurt’ta dere yatağına inşa edilen çok katlı binalar, plansız yapılaşma ve hidroelektrik santralinin tomruk depolama alanıyla birleşmesi sonucu, felaketin etkisi katlandı. Ezine Çayı taştı, sel suları binaların temelini aşındırdı ve pek çok yapının çökmesine ya da ciddi şekilde hasar görmesine neden oldu.

Çalışma kapsamında, 2021’de yaşanan ilk felaketin ardından İnebolu’da iki sene üst üste yaşanan sel felaketleri, yerinde incelendi. Bu felaketlerde Söke Çayı taşmış ve pazar yeri, köprüler, otopark gibi kamusal alanlar su altında kaldı. 2022 yılında yıkılan köprüler, ulaşımı felç etti. Pazar alanının dere yatağına inşa edilmiş olması, afetin etkilerini daha da artırdı.

2023’te ise aynı hikaye bir kez daha yaşandı. Yeni yapılan otogar köprüsünün yeterince yüksek olmaması, taşkın anında suyun rahat geçişini engelledi. Rögarlar taştı, ticaret alanı sular altında kaldı. Belediye ekipleri gece-gündüz çalıştıysa da müdahaleleri, köklü planlama eksikliklerinin yarattığı sorunları çözmeye yetmedi.

Üst üste yaşanan felaketlerin ardından yerinde yapılan incelemeler, gerekli derslerin hâlâ çıkarılmadığını ve alınması gereken önlemlerin yeterince uygulanmadığını gösteriyor. Çalışmanın en çarpıcı tespitlerinden biri, bölgedeki yapılaşmanın, kıyı kanununa aykırı biçimde ilerlemesi. Özellikle hastane, adliye, okul, otogar ve spor alanı gibi kamu yapıları, 100 metrelik kıyı şeridinin içinde kalıyor. Bu, taşkın riski altında oldukları anlamına geliyor.

Araştırmada iklim değişikliğinin etkileri de detaylı biçimde incelendi. Bulgular, yağışların hem........

© T24