menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hangi tabular yıkıldıysa, daha beterleri yükseldi

21 1
20.07.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

20 Temmuz 2025

"İnsan, kendi karanlığıyla yüzleşmediği her an, karanlığı bir başkasının kaderine dönüşür" der, İngiliz kadın yazar ve şair Emily Bronte. Peki ama herkes kendi karanlığıyla kolayca yüzleşebilir mi? Buna cesaret etmek bir yana, kendi karanlığının farkına varabilir mi? Kuşkusuz, kendine doğru yolculuk yaparak içindeki karanlık alanları, hayatının bir tortusu olarak içinde katılaşmış yanlarını, küsmüş, küstürülmüş insan suretlerini, söylenmiş, söylenmemiş cümleleri görebilir kimileri. Bunu yalnız başına yapabileceği gibi, ona ayna tutabilecek biriyle de başarabilir. Uzadıkça uzayan bir geceye eşlik eden iki üç kadeh şarap, bir balkonun esintisinde ışıldayıp yıldızlarla dağılan fısıltılar, birkaç damla gözyaşına iliştirilmiş küçük anı parçaları, sabahın ilk ışığında içilen bir kahve ile uykusuz ve yorgun kelimelerin peşi sıra içdünyalara giden yollar aşılabilir. İnsan çoğu zaman kendini bir başkasıyla tanıyabilir. Bir anlamda kendini ve karşısındakini arkeolojik kazı yapar gibi keşfetmektir bu. Ancak birçok kişi de başaramaz bunu; kendi karanlığına tuttuğu ışık yanıtsız bir sorunun boşluğunda kaybolur. Bir yol daha vardır işte o zaman: Sanat. Örneğin, insana dair bilinmedik kapılar açabilir bir film. Perdeye yansıyan karakterler, gizlice fısıldayabilir farkına varılmayan hakikati. İç dünyalara ışıldak tutabilir bir öykü. Bir roman kahramanı umulmadık bir sayfada, beklenmedik bir cümleyle anlatabilir insana, insanın gerçeğini.

Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Pınar Kür, böylesi yazarlardandı. Her öyküsünde, romanında bir anda toplumsal gerçeği yüzümüze çarptığı gibi, bireyin iç dünyasına tedirgin edici bir cesaretle girebiliyor, bulduklarını birçoklarınca "cüret" denebilecek açıklıkla anlatabiliyordu. Asılacak Kadın adlı romanı 1979'da yayımlandığında okurlarını derinden etkilemiş, üzerinde çokça tartışılmıştı.

Romanda, Melek adında bir genç kız, zengin bir eve hizmetçi olarak verilir. Ev sahibi Hüsrev Bey yaşlı biridir ve gençlik aşkı Josette’ye benzetmiştir genç........

© T24