menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere

16 1
02.03.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

02 Mart 2025

Hasan Hüseyin

1984 yılı şubat ayının son günleriydi. Sabahın köründe, nemli Trabzon sabahının ağırlığını bedenimizde taşıyarak fakülteye giderken, Uzunsokak'tan aşağıya dönen bir sokağın köşesindeki gazete bayiinden Cumhuriyet almıştım. İlk ders konferans salonundaydı ve her zamanki gibi çok kalabalık ve sıkıcı olacaktı. Dersin öğretim görevlisi bile kendi anlattıklarından sıkılıyordu ki her zaman dersin son dakikalarında sigarasını dudağına yerleştirir ve yakmak için ikide bir saatine bakardı. Gazete okuyarak geçiririm dersi, diye düşünmüştüm. Salonun tahta koltuklarından birine oturup gazeteyi gizlice önüme açtığımda bir haberle karşılaştım: Şair Hasan Hüseyin hayatını kaybetmişti! Bir yıldır hastanedeydi, biliniyordu. Evinde düşmüş ve beyin kanaması geçirmişti. Bu kadar dayanabilmişti demek.

Bu hafta onun ölüm yıldönümü. Çoğu, meydanlarda yüksek sesle söylenmeye değer dizeleri birçok şarkıya da söz oldu. "Acı çekmek özgürlükse/ özgürüz ikimiz de" dizeleriyle başlayan ve "ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere" diye devam eden o isyankâr şarkı bile tek başına onun şiir ruhunu yansıtabilir.

Hasan Hüseyin'in şiirlerini Trabzon'da, Şair Ahmet Özer Ağabey aracılığıyla tanımıştım. Onunla mektuplaşırdı, bize de okurdu bazı bölümlerini. Ahmet Abi'nin onu insan olarak da çok sevdiğini, şiirlerini sık sık sesli okumaktan hoşlandığını bilirdim. 12 Eylül karanlığında ışıklar saçan kitaplardı ondan ödünç alıp okuduklarımız. Özellikle de "Kızılırmak" adlı tek şiirden oluşan kitabının macerası etkileyiciydi. O büyük şiirin bölümlerini okurken dizelerindeki haykırışa, zulme karşı efelenişine hayran olmuştum. Yayınlandığında yasaklanan kitabın serencamı memleketin geçtiği (ya da geçemediği) yolları çok çarpıcı biçimde gösterir. Kendisi, kitabın sonraki baskılarında bir öykücü diliyle, üçüncü kişi gibi gerçekçi bir memleket hikâyesi olarak anlatmıştı yaşadıklarını:

"Bir gün dedi ki Ankara'da bir derginin sahibi: 'Çoktandır şiir vermiyorsun dergiye.' Düşündü Hasan Hüseyin, 'vereyim' dedi. Kızılırmak'tan bir bölüm vermek istiyordu. Dergici 'Şunun tümünü ben bir okuyayım' dedi. Ertesi gün 'hepsini yayımlayalım dergide' dedi........

© T24