Ruanda kırmızı çizgiyi aştı mı?
Diğer
01 Mart 2025
Geçtiğimiz haftalarda Ruanda destekli isyancı grup M23'ün önce Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin (KDC) doğu sınırındaki Kuzey Kivu eyaletinin başkenti Goma'yı, ardından da Güney Kivu'nun başkenti Bukavu'yu ele geçirdiğine şahit olduk. İsyancı güçlerin Burundi sınırına kadar tüm Kivu topraklarını kontrol altına alacakları kanaati yaygın.
Ruanda'da 1994 yılında yaşanan Tutsi soykırımına müdahale ederek Hutu hükümetini iktidardan indiren Paul Kagame önderliğindeki Tutsi azınlık yönetimi, komşu KDC'nin Kivu eyaletinde yaşayan yarım milyon civarındaki KDC vatandaşı Tutsinin zulüm ve ayrımcılığa maruz kaldığını ileri sürerek, yıllardır Kivu'ya müdahale ediyor, bölgeyi istikrarsızlaştırıyor, kıymetli madenleri kayıtdışı işletiyor. M23 güçlerinin 2012 yılında da Goma'yı ele geçirdiğini, ancak bir yıl sonra komşu ülkelerin ve BM askerlerinin desteğiyle Goma'yı terk etmek ve Uganda'ya sığınmak zorunda kaldıklarını biliyoruz. Ruanda'nın ihtirasının Kivu ile sınırlı kalmadığına da şahit olduk bir zamanlar; Uganda ile birlikte destekledikleri Laurent-Desiré Kabila liderliğindeki Tutsi ve diğer muhalif grupların 1997 yılında Kinşasa’ya kadar ilerleyip Mobutu hükümetini devirdiklerini hatırlıyoruz. Bu arka plan dikkate alındığında, Kinşasa’daki yönetimler açısından, Doğu Kongo krizinin gerisindeki aktörlerin başında gelen Kongo’lu Tutsiler ile örgütleri M23’e yönelik tepki, muhalefet ve tedirginliğin sebepleri daha iyi anlaşılıyor.
1994 yılında Ruanda’da meydana gelen Tutsi soykırımına seyirci kalan batılı ülkeler, iktidar değişikliği sonrasında, suçluluk psikolojisi içinde Paul Kagame hükümetini hep desteklediler. Ruanda Afrika'da batı ile iş birliğini en ileriye taşıyan ülke oldu. Avrupa'nın tanınmış futbol stadyumlarında “Visit Rwanda” ilanları dikkatimizi çekti. İngiltere'nin, sınır dışı edeceği mültecileri Ruanda’ya göndermek üzere Kigali ile (çok eleştirilen) anlaşma imzalaması bu ileri iş birliğinin en güzel örneği olarak zihnimize kazındı. Öte yandan Paul Kagame vizyoner ve girişken liderliğiyle Afrika Birliği Örgütü içinde de itibar kazandı, kıtanın en saygınları arasına girdi. Bu imtiyazlı konumundan ötürü, Doğu Kongo'da yerleşik soykırımcı Hutu’ların ülkesi için tehdit teşkil ettiği savı rağbet gördü, M23 üzerinden bölgeye müdahil olmasına fazla ses çıkarılmadı. Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler bünyesinde alınan Doğu Kongo'ya ilişkin kararlarda yabancı askerlerin bölgeden çekilmeleri istenirken Ruanda’nın adının zikredilmesinden........
© T24
