Türkiye büyük bir sınavla karşı karşıya
Diğer
21 Mart 2025
19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yüzü aşkın kişinin, hukuk sistemimizde artık bir norm haline gelen şafak baskınlarıyla gözaltına alınması büyük bir şok yarattı. Ama olanlar sürpriz değildi. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. Gözaltından bir gün önce Sayın İmamoğlu’nun diplomasının yetkisiz bir heyet tarafından iptali edilmesi, ortada planlı-koordineli akıl dışı bir talimatın olduğuna kuşku bırakmıyor.
Bu hareketler akıl dışıdır, çünkü Türkiye gibi bir ülkede böylesi bir teşebbüsün başarı şansı yoktur. Akıl dışıdır çünkü, sadece ülkemizi bir kaosun içine itmemiş, aynı zamanda uluslararası alanda, özellikle Avrupa’da, bir kez daha yalnızlaşmak ve parya muamelesi görmek riskiyle bizi karşı karşıya bırakmıştır. Onca tutuklamaya rağmen, 19 Mart öncesiyle, 19 Mart sonrası arasında dağlar kadar fark olduğunu görmek lazım. Bu gözaltılar Türkiye’nin seçimlere dayalı bir yönetime sahip olup olmayacağı hakkında derin kuşkular yaratmıştır. Hiçbir Avrupa ülkesi seçimleri anlamsız hale getiren bir ülke ile aynı resmin içine girmek istemez. Bu sebeple, Avrupa’dan gelen tepkiler göz önünde tutulursa, Türkiye için bir fırsat oluşturan Avrupa savunmasıyla ilgili “İsteklilerin Koalisyonu”na katılımımız da riske girmiş olabilir. Bu konjonktürde Avrupa için vaz geçilmez olduğumuz düşünülüyorsa, hata yapılıyor.
19 Mart’ın akıl dışı olmasının bir başka sebebi de, “Nas” saplantısı nedeniyle girdiği krizden bir türlü çıkamayan ekonomimizin iyice tepe taklak edilmesidir. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bundan sonra ağzıyla kuş tutsa dahi artık ekonomiyi düzeltme şansı bulunmamaktadır. Olan yine kıt kanaat geçinmeye çalışan milyonlarca dar gelirliye, emekçiye, küçük esnafa, çiftçiye ve emeklilere olacak.
Türkiye evrensel değerlerden, laik ve demokratik hukuk devleti ilkelerinden her geçen gün hızla uzaklaştırken, iyice Rusya’ya ve Orta-Asya Cumhuriyetleri’ne benzemeye başladı. İşin en üzücü yanı, İstanbul Üniversitesi gibi saygın ve gelenekleri olan kurumlarımızın da siyasi iktidarın elinde araçsallaştırılmış olmasıdır. Yargı, emniyet derken bu kez üniversitelerin bu duruma düşürülmesi gerçekten çok hazindir. Ama Türkiye’nin, hiçbir zaman demokrasi ile tanışmamış olan Rusya ile, veya henüz gerçek anlamda devlet olamamış Orta-Asya Cumhuriyetleri ile önemli bir farkı var. Türkiye onlardan farklı olarak, iyi kötü Batı sisteminin içinde yer alıyor. Türkiye hala NATO’nun en önemli ülkelerinden birisi. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi ve kâğıt üzerinde de olsa, AB’ye aday bir ülke. Türkiye serbest seçimlerle dün tanışmadı. Türkiye’de 1950’den beri çok partili serbest seçimler yapılıyor. Türkiye’de hiçbir askeri darbe, üç yıldan fazla iktidarı elinde tutmaya cesaret edemedi. Son sözü her........
© T24
