menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ortadoğu yeniden şekillenirken dikkatli adım atmalıyız!

11 0
06.02.2025

Diğer

Konuk Yazar

06 Şubat 2025

Salı günü Washington’a ve Ankara’ya iki önemli ziyaret gerçekleşti. ABD Başkanı Trump İsrail Başbakanı Netanyahu’yu, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmet El Şara’yı ağırladı. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında soykırımdan dolayı tutuklama kararı bulunan Netanyahu, ülkesinde çok sayıda suçtan dolayı hakkında yasal soruşturma ve dava bulunan Trump’ın göreve geldikten sonraki ilk konuğu oldu.

Ülkemizde, BM’de ve Batı’da ismi hâlâ terör listelerinde yer alan Ahmet El Şara ise, Riyad’dan sonra ikinci resmi ziyaretini Ankara’ya yaptı.

Diplomaside birinci ziyaretler gelenekleri olan devletler bakımından anlam yüklüdür. ABD’de Başkanlar geleneksel olarak ilk dış ziyaretlerini İngiltere’ye yaparlar. İlk konukları da İngiltere Başbakanlarıdır. Çünkü İngiltere dünya yıkılsa ABD’nin vazgeçmeyeceği en önemli müttefiki ve partneridir. Ama Donald Trump geçen dönem ilk olarak Suudi Arabistan’ı ziyaret etmişti. Bu kez de Washington’da ilk olarak Binyamin Netanyahu’yu kabul ederek kendi gelenek kırıcılığından ayrılmamış oldu.

Bizim devlet geleneğimizde ilk ziyaretler hep “yavru vatan” KKTC’ye yapılır. İkinci sırada ise “bir millet iki devlet” olarak gördüğümüz Azerbaycan gelir. Ahmet El Şara’nın ilk ziyaretine anlam yüklemek elbette kabil. Şara ilk ziyaretini Riyad’a yapmakla ülkesinin parçası olduğu Arap dünyasına selam verdi. Bunu makul karşılamak lazım. Para da oradan geleceği için Riyad Şam bakımından çok önemli. Şara ayrıca Suudi Arabistan’da umre yaparak bir dini vecibeyi de yerine getirmiş oldu. Emevi Camii’nde namaz kılmak bizim liderlik için önemli olabilir. Ama Haremi Şerif’te namaz kılmak Şara için daha önemli.

Şara Riyad’dan hemen bir gün sonra Ankara’yı ziyaret ederek Türkiye’yi de kırmadı. Eşini yanına alarak Türkiye’ye ne kadar önem verdiğini vurguladı. Böylece iki ülke arasında yeni bir “kardeşim” dönemi başlamış oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Şara’nın davetine icabetle yakında Şam’ı ziyaret eder herhalde.

Trump iktidara geldiğinden beri içerdeki şoklar bir yana, dünyanın her yerinde şiddetli sarsıntılar yaratıyor. Grönland, Kanada, Panama derken, kaçak göçmenlerin ülkelerine gönderilmeye başlanması ve Çin, Kanada, Meksika ve Avrupa’ya ilan edilen ticaret savaşları daha ilk salvolar. Bunların arkası gelecek. Ama Trump bombanın büyüğünü Netanyahu’nun ziyaretinde Gazze konusunda patlattı.

Trump’ın ziyaretten birkaç önce Gazzelilerin bir yıkıntı sahasına dönüşen bu kıyı şeridinden çıkartılarak Mısır ve Ürdün’e gönderilmelerinin en iyi çözüm yolu olacağı konusundaki açıklamaları yetmezmiş gibi, bunun üstüne bu kez, Gazze boşaltıldıktan sonra bu bölgeyi ABD’nin devralması gerektiğini vurgulayarak, buranın on-onbeş yıl içinde Ortadoğu’nun Rivyera’sı haline getirilmesi konusunda daha önce hiç dillendirilmemiş bir plan açıkladı. Bu plan hangi yönden yorumlanırsa yorumlansın aynı kapıya çıkar. Trump Gazzelilerin zorla göçe tabi tutularak başka ülkelerde iskân edilmelerini istemektedir (eski dildeki terminojiyle tehcir). Ve de yıkıntıların altında hala cenazelerin bulunduğu, soykırım suçu mahali Gazze topraklarına kupon arazi muamelesi yapmaktadır. Bunun ne uluslararası hukukla ne de insan haklarıyla, ne de vicdanla bağdaşır bir yanı var. Hoş, Trump aynı gün ülkesini BM İnsan Hakları Komisyonu’ndan çekerek insan hakları eleştirilerine kulak asmadığını da gösterdi.

Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap aleminden, Türkiye’den ve Batı’dan Trump’ın Gazze halkının topraklarından çıkarılması düşüncesine karşı yoğun tepkiler geldi. Lakin, bu tepkilerin ne kadar içten olduğu bilinmez. Mısır ve Ürdün yeni bir Nakba’ya ortak olmayacaklarını vurguladılar. Ama seslerinin pek gür çıktığı söylenemez. Netanyahu ile görüşmeden önce Beyaz Saray’daki “Oval Office”de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump, Mısır ve Ürdün’ün tavırlarının hatırlatılması üzerine, Kolombiya ve Venezuella’nın da başta önerilerini (kaçak göçmenlerin gönderilmesini) kabul etmediğini ama sonra ikna olduklarını belirterek, bu konuda Mısır ve Ürdün’ü kolayca ikna edebileceğini ima etti. Trump, Venezuella ve Kolombiya’yı yaptırımla tehdit etmişti. Belli ki, ABD’den bol miktarda yardım alan Mısır ve Ürdün’ün bileklerini kolayca büküleceğini düşünüyor. Görüntüye aldanmamalı. Trump pek ala başarılı olabilir. Gazze halkının Arap dünyası içinde gerçek dostu olduğu çok şüpheli. Araplar, ne kadar tepki gösterir görünseler de Hamas’ın yarattığı problemlerin son bulmasına sevinebilirler de.

Trump Gazzelilerin topluca veya küçük gruplar halinde başka ülkelere dağıtılabileceğini düşünüyor. Ülke ismi telaffuz etmedi ama aklında Türkiye de........

© T24