Dört el maceraları (2): Bir Türk, bir Brezilyalı ve bir Rus Ördek
Diğer
18 Mayıs 2025
90'lı yıllar. Rusya. Gorbaçov kapıları dünyaya açalı, komünizm biteli çok olmamış. Ülke halen bir geçiş döneminde, ekonomik sistem daha oturmamış. Batı'dan gelen ziyaretçiler için her şey çok ucuz! O yıllarda Rusya'nın Karadeniz kıyısında bulunan tropik iklimli, turistik Soçi kentinde birkaç konserim oldu. Babam sayesinde.
Babam A. Kiper Toker mimar, mühendis ve bir dönem müteahhitlik de yapmış, dört dörtlük bir inşaat adamıydı. Ben Bilkent müzik bölümünün lisesinde, kardeşim Serkan ODTÜ'nün ilkokulunda okurken aile bütçesini denkleştirebilmek için kendisine gelen cazip bir yurt dışı iş teklifini kabul etti. Soçi'ye önce bir Türk firmasıyla gitti, daha sonra ayrılıp orada kendi işini kurdu.
Türkiye standartlarına göre orta sınıftan hallice bir iş insanı olan babam, Soçi'de milyoner gibiydi! Bize anlattığı hikayelerden birinde Soçi'de pazarda gezerken, elinde bir sepet dolusu gülle bir çiçekçi kadın yaklaşmış, "bir gül alır mısınız?" demiş babama. Babam bakmış, çiçekler sudan ucuz; tüm sepeti satın almış ve pazardaki her kadına bir gül vere vere yoluna devam etmiş:)
Bir yaz ailecek yanına gittik. Bana yaz boyu ders verecek özel bir piyano hocası tutuldu (virtüöz piyanist Alexander "Saşa" Fomenko), bir kompozisyon (bestecilik) hocası tutuldu (Gürcü besteci Michail Beruashvili); Serkan'a ayrı bir piyano hocası (Tatyana "Tanya" Valoşkina) ve her ikimize tercüman tutuldu! Bir tek Saşa'nın İngilizcesi iyiydi, onunla anlaşıyorduk. Diğer hocalarımızla aramızda dil bariyeri vardı. Hayatımda ilk ve son defa o yaz tam bir zengin bebesi gibi özel kompozisyon dersime hususi tercümanımla gittim!
Serkan'ın piyano hocası Tanya güler yüzlü, cana yakın bir hanımdı. Ailecek kaynaştık. Annem, ben, Serkan, Tanya, Tanya'nın kızı ve çevirmen Marina birlikte gezdik, tozduk, alışveriş yaptık. Annemle Tanya arasında hepimizi şaşırtan komik bir iletişim bağı vardı:........
© T24
