Aşk için müzik (4) | Nadejda: Umudun valsi
Diğer
23 Şubat 2025
İlk görüşte aşka inanır mısınız? Peki ya hiç görmeden aşka? Bir insan hiç tanımadığı birine, hatta hayalinde yarattığı birine âşık olabilir mi?
Ben hiç tanımadığım, görmediğim ve aslında var olmayan birine, bir yanılsamaya âşık oldum.
2005 yılının Mart ayıydı. ABD'nin Indiana eyaletinin Bloomington şehrinde yaşıyordum. Uzun zamandır hayatımda bir kadın yoktu. Yalnızlıktan bıkmıştım. Çevremdeki kızlardan ümidi kesmiş, internette aramaya başlamıştım. Bir çöpçatanlık sitesine üye oldum. Bu tür siteler henüz yeniydi. Profilimi oluşturdum, ama para ödemedim. Paralı üyeler diğer üyelere mesaj atabiliyordu; parasız üyeler sadece başka üyelerin kendilerine attığı mesajlara cevap verebiliyordu.
Kısa bir süre sonra bir üyeden mesaj geldi. Profil resminde çok güzel bir kız vardı! Yazışmaya başladık. Rusya’nın Çeboksarıy kentinden yazdığını, niyetinin ciddi olduğunu, evleneceği adamı aradığını söyledi. Ben yakın çevreden, yüz yüze buluşabileceğim birini arıyordum; daha önce denizaşırı ilişkiler yaşamış, çok hasret çekmiştim, bir daha yaşamaya niyetli değildim. Ama bu kız o kadar tatlı görünüyordu ki, “hayır” diyemedim!
İnsan “bu güzel kızın böyle bir sitede işi ne?” deyip de şüphelenmez mi? Manken olabilecek hatlara sahip bir kadının erkek bulmak için böyle bir yönteme ihtiyacı olabilir mi?
Psişemin derinliklerinden bir ses bu soruları sordu; yüzeye yakın bir diğer ses onu susturdu, “Şşşş! Şimdi aşk zamanı! Araya girme, bu hayali bozma!” dedi.
Avcının adı “Nadejda” idi. Rusça “umut” demekmiş. Bana umut verdi. Yazışmalarımızın samimiyet düzeyi hızla ilerledi. Birkaç gün içerisinde, 3-5 kısacık mesajdan sonra karşılıklı olarak birbirimize ilan-ı aşk ettik!
-Ama bu işte bir tuhaflık yok mu? Bu kadar çabuk gelişmesi?..
-Şşşş! Kötü şeyler düşünme! Nadejda'yı düşün! Nadejda!.. Yesss, Nadejda!.. Nadejda, Nadejda, Nadejda, Nadeeeeejda…
Yağmurlu bir günde arabamla bir arkadaşımı Indianapolis havalimanından almaya giderken bu ismi sayıklamaya başladım. İsim kafamda melodik bir motive dönüştü, o motif bir ezgiye. Aynı motiften hızla bir sürü farklı ezgi türedi ve bir vals doğdu! Havalimanına geç kalmamalıydım. Durmadım. O havada araba sürmeye devam ederken çantamdan bir müsvedde kağıt çıkardım ve Nadejda Valsi’min notalarını direksiyon üzerinde yazmaya koyuldum.
Ben her âşık olduğumda beste yaparım. Genellikle bir vals olur. O zamanlar sadece âşık olduğumda beste yapıyordum. Doğaçlama yoluyla müzikal fikirler üretmek hayatımın rutin bir parçasıydı; ancak bunları kağıda dökmeye değer bulmuyordum. 3 yıldır âşık olmamıştım ve 3 yıldır hiç beste yapmamıştım. Bir daha hiç âşık olmayabileceğimi ve bir daha hiç beste yapmayabileceğimi düşünüyordum. Şimdi ise aşk kapımı yeniden çalmıştı ve yeniden yazıyordum.
Sonraki 3 buçuk ay boyunca Nadejda’yla düzenli olarak yazıştık. Siteden yazışmayı bıraktık, emaile döndük. Ben ona anılarımı, hayallerimi, zevklerimi, ilgi alanlarımı, hayat felsefemi, fikirlerimi anlatıyor, yazdıkça yazıyordum! Bazen günün yarısı Nadejda'ya email yazmakla geçiyordu. O ise bana kötü bir İngilizceyle basmakalıp "canım, cicim" mesajları yolluyordu. Hiç bir konuda derinleşmiyor, hatta mektuplarımın ortasında sorduğum sorulara cevap vermiyordu. Bir keresinde sorduğum son derece kişisel bir soruya Google'dan bulunup kopyalandığı belli olan bir paragrafla cevap verdi.
-E, kör müsün adam?! Uyan artık!
-Evet, körüm! Sus! Uyanmam bu tatlı rüyadan! Benim Nadejda'm sadece biraz cahil, biraz da aptal. Ama olsun... O kadar güzel ki! Ben ona öğretirim her şeyi. Yeter ki gönüller bir olsun!
Bana daha bir sürü fotoğrafını yolladı. Hepsinde fotomodel gibi çıkmıştı. Odamın duvarlarına astım, gece gündüz hayran hayran baktım onlara. Dahası, onun adını boyalı kalemlerle türlü türlü süsleyerek kağıtlara yazdım, onları da astım.
1-2 sefer telefon etti, sesini duydum. Ancak ben onu arayamıyordum. Hemşirelik yaptığını, yaşlı ninesiyle birlikte yaşadığını, fakir olduklarını, evlerinde telefon olmadığını söyledi. Beni ancak kendi belirlediği zamanlarda sınırlı kontörle postaneden arayabiliyordu. Bozuk İngilizcesiyle "5 dakikam var, sonra kesilecek" diyor, “canım, cicim, seni çok özledim” sözleri edip kapatıyordu.
-Evinde telefon mu yokmuş?! Bu devirde mi? Hakan, saçmalama, kendine gel, bu hiç inandırıcı değil!........© T24
