Türk-Rus baharı geride kaldı, muhalefet ilişkilere ağırlığını koymalı
Diğer
13 Mart 2025
Türkiye-Rusya ilişkileri 2024 yılında nasıldı deyip üç seçenek sunsak, çoğunluk hangisini doğru bulur acaba?
Herhalde konuya çok uzak olmayan herkes üçüncü veya en azından ikinci şıkka yönelecektir, ilkini savunan pek çıkmayacaktır.
2024’ün bitmesine bir ay kala Moskova’da görüştüğüm üst düzey bir Rus yetkili şöyle dedi:
“Türk-Rus iş birliği, ya da senin daha çok tercih ettiğin haliyle söyleyeyim, Erdoğan-Putin ilişkileri zaten ilerleyebildiği kadar ilerlemiş, zirveyi görmüştü. Bundan fazlası mümkün değildi. Dolayısıyla şimdi birçok sorun yaşamamız çok doğal. Çünkü farklı cephelerde olmasına karşın olabildiğince birlikte davranmaya çalışan taraflar, çıkarlarını öne aldıkça birbirinden giderek uzaklaşabiliyor.”
Bu konuşmadan sonra geçen haftalarda Suriye’de iktidarın devrilmesi, Moskova ile Ankara arasındaki mesafeyi daha da açtı ve ilişkilerdeki güven sorununu daha da derinleştirdi.
Astana Süreci kapsamında Rusya’nın Türkiye’nin “kontrolüne” bıraktığı İdlib’den çıkan silahlı İslamcı güçler Esad yönetimini kısa sürede devirdi. Kremlin’in burnundan solusa da Erdoğan’a karşı özenli davranmaya gayret ettiği bir ortamda, resmî iktidardan çok da bağımsız sayamayacağımız Rus medyasında Külliye aleyhine neredeyse hakarete varan sertlikte yayınlar dikkat çekiyordu.
Bu arada kendi liderleri Putin’i açıkça eleştirmeye çekinen bazı Rus siyasetçiler ve gazeteciler, Rusya yönetiminin Türkiye’ye karşı “aşırı derecede hoşgörülü” davrandığından dem vuruyordu.
Bu durum, benim aklıma 2000’lerin başında çiçeği burnunda Rusya Devlet Başkanı’nın enerji ihracatı temelinde dış politikada yeni adımlar atarken Erdoğan’la yakınlaşma çizgisine yönelmesini ve buna bazı çevrelerin “hem İslamcı hem de NATO üyesi olanlara bu kadar güvenmek doğru mu?” türü sorularla dışa vurdukları itirazları getirdi.
Putin bunlara aldırmadan cesur yaklaşımlarla ilerledi ve Türkiye’yi ilk kez ziyaret ettiği 2004 yılından itibaren bazı açılardan giderek kendine benzediğini hissettiği Türk liderle ilişkileri geliştirdi. 2011’e kadar her şey harikaydı. “Arap Baharı” ve Suriye’de başlayan iç savaş, Erdoğan’ın önceliklerini değiştirmeye başlasa da 2015’e kadar Türk-Rus hattında ciddi sorun çıkmadı.
30 Eylül 2015’te Rusya’nın savaşa fiilen katılması Ankara’da sinirleri iyice oynattı. 3,5 hafta sonra Türkiye bir Rus uçağını düşürdü ve Putin Erdoğan’a karşı “bayramlık ağzını” açtı.
Bu arada Rusya’nın Batı ile ilişkileri,........
© T24
