menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Putin’in İstanbul görüşmeleri önerisi ile İmamoğlu davasının ilgisi ne?

20 1
11.05.2025

Diğer

11 Mayıs 2025

Dün gece uyku tutmayınca televizyon kanallarda dolaşmaya başladım.

Rusya resmî haber kanalını açtığımda karşıma Putin çıktı.

Önce gündüz olanların özetini izlediğimi düşündüm.

Sonra ekranda “canlı yayın” yazdığını fark ettim.

Saate baktım: Gecenin, daha doğrusu sabahın 2’si…

Acaba ne olmuştu da Rusya lideri bu saatte Rus ve yabancı gazetecileri basın toplantısına çağırmıştı?

Anneannem olsa mutlaka “gündüzler torbaya mı girdi” derdi.

Toplantının bir yerinde Putin’in “savaş devam ediyor” dediğini duydum ve kendimi çimdikledim. Çünkü Rusya’da “savaş” kelimesi yasaklıydı ve Ukrayna’da olanlar “özel askerî operasyon” olarak adlandırılmalıydı; buna uymayanlar cezalandırılıyordu...

Belki de her şey göründüğünden daha basitti.

39 aydır devam eden savaşın yorgunluğu, Trump’ın durmadan tekrarlanan ateşkes çağrılarına olabildiğince kibarca direnme çabası, Avrupalı liderlerin bitmeyen baskılarıyla mücadele, 9 Mayıs Zafer Bayramı’nda Ukrayna İHA’larının Kızıl Meydan’ı vurma ihtimaline karşı önlem alma çalışmaları, Çin lideri Şi Cinping’le görüşmelerin dışarıya yansıtılmaması gereken gerilimi…

Kolay değil 25 yıldır Rusya gibi bir devletin başında olmak…

Ve sonuçta Putin bu, isterse gece basın toplantısı yapar, isterse sabaha karşı…

Yıllardır hayalini kurduğu koltuğa 70’ine yakın ve üstelik zorlukla oturan Almanya Şansölyesi Merz, daha geçen gün kendisinden beklemediğimiz bir özgüvenle “Ukrayna’da 30 günlük ateşkes çok yakın” demişti.

ABD istihbaratı ise “Kiev’e çok yakında şiddetli saldırılar olacak” diye uyarmıştı.

Dün Kiev’de “Avrupa beşlisi” bir araya gelmişti; Ukrayna, Fransa, Britanya, Almanya ve Polonya liderleri 12 Mayıs Pazartesi gününden itibaren 30 günlük koşulsuz ateşkes önermişti (ve bu öneriyi Trump’ın da destekleyeceğinden eminlerdi).

Böylece “şartlar” Putin’i iyice sıkıştırıyordu, oysa o sıkıştırılmayı ve baskı altında kararını değiştirmeyi hiç sevmezdi.

Bir süre düşündükten sonra (Paskalya ve Zafer Bayramı gerekçesiyle) iki kısa ateşkesin ardından üçüncü girişimi “yine biz yaparız” diyerek “Ukrayna’yı İstanbul’da doğrudan görüşmelere” davet etti.

O isterse olurdu. Ve o bitti demeden bitmezdi.

Gerçi Şubat’tan bu yana bir dizi girişime rağmen barış........

© T24