menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Talih Kuşu: Nimet Abla gişesi üzerinden Erken Cumhuriyet İstanbul’unda tüketim kültürü, kent belleği ve toplumsal talihsizlik

21 4
latest

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

30 Aralık 2025

Erken Cumhuriyet İstanbul’u, ekonomik dönüşümlerin, toplumsal modernleşmenin ve kent yaşamının yeniden şekillendiği bir dönem olarak gündelik hayat pratiklerinin de önemli ölçüde dönüştüğü bir bağlam sunar bize. Bu dönüşümün en görünür tezahürlerinden biri, piyango kültürünün kentli kitleler arasında hızla yaygınlaşmasıdır. Piyango bileti, bu dönemde yalnızca bir şans oyunu nesnesi değil; toplumsal hayal gücünü, ekonomik beklentileri ve bireysel yükselme arzularını taşıyan sembolik bir araç hâline gelir. İşte bu sembolik evrenin içinde Melek Nimet Özden halk arasında bilinen adıyla Nimet Abla (1899–1978) hem maddi hem de kültürel açıdan dikkate değer bir kavşak noktası olarak öne çıkar.

1928 yılında, eşinin Eminönü’ndeki dükkânında (o günlerdeki adıyla Türk Tayyare Cemiyeti) Millî Piyango biletleri satmaya başlamasıyla ünü yayılmaya başladı. Eminönü’nde yer alan gişe, İstanbul’un ticaret, ulaşım ve gündelik sosyal akışının kesiştiği bir mekânda konumlanır. Bu fiziksel konum, gişeyi yalnızca bir satış noktası olmaktan çıkarıp, kolektif umutların kamusal sahnede yeniden üretildiği bir yer hâline getirir. Sabahın erken saatlerinden gece geç saatlerine kadar uzanan kuyruklar, modernleşmenin ekonomik vaatlerine erişme arzusunun bedenleşmiş hâli gibidir. Kentli birey burada kaderini piyango aracılığıyla yeniden kurmaya çalışır; bu yönüyle gişe, modern toplumun “talih” ile kurduğu gerilimli ilişkinin somut mekânı olur.

Bu bağlamda, fotoğraftaki Millî Piyango cüzdanı görünürde basit bir efemera parçası olsa da erken Cumhuriyet toplumunun kültürel kodlarını açığa çıkaran güçlü bir okuma imkânı sunar. Kılıfın tipografisi, süslemeleri, kısa telefon numaraları ve dil kullanımının yalınlığı; 1940’lar–50’ler İstanbul’unda modern reklamcılık ve halkla ilişkiler pratiğinin henüz emekleme döneminde olduğunu gösterir. Bu tür nesneler, gündelik hayatın seri üretimle anonimleşen yüzünde dönemin tüketim kültürünün estetik ve zihniyet dünyasını anlamaya yarayan nadir tanıklardır. Günlük kullanıma ait olduklarından çoğunun yok olup gitmiş olması, bugün ulaşılabilen örnekleri özellikle kıymetli kılar; çünkü bu parçalar, geçmişin........

© T24