Ukrayna ve Grönland'da, mesele nadir metaller mi?
Diğer
20 Şubat 2025
Tarih boyunca, stratejik maden kaynakları üzerindeki çatışmalar, antik çağlardan günümüz savaşlarına kadar jeopolitiğin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Gerçi tarihsel olarak kaynaklara yönelik savaşlar ve işgaller genellikle doğrudan madenlerden ziyade ticaret yollarına (örneğin tahıl, petrol) odaklanıyordu; ancak modern çatışmalar giderek teknoloji ve enerji için gerekli olan kritik mineralleri hedef alıyor. Bunu Trump yönetiminin Zelensky'nin önüne koyduğu son anlaşma ile de görmüş olduk.
Ülkemizin -başta altın olmak üzere- verdiği maden arama ve işletme izinlerini de aklımızda tutarak, (Yılmaz Özdil 1923-2002 arasında 1.168 tane ama 2002-2023 arasında yani AKP döneminde 386 bin maden arama izni verildiğini ya da satıldığını söylüyor) Ukrayna-Grönland ekseninde, bu maden konusuna yakından bakalım.
Donald Trump'ın ABD Başkanlığını yeniden eline aldığında, ABD yönetimi, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ilişkin ABD politikasında önemli bir değişikliği açıkladı. Önce ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Kırım ve Rus kontrolündeki Donbas bölgesinin bazı kısımlarını da içeren Ukrayna'nın 2014 öncesi sınırlarının geri getirilmesinin "gerçekçi olmayan bir hedef" olduğunu belirtti. Bu hedefi sürdürmenin "sadece savaşı uzatacağını ve daha fazla acıya neden olacağını" vurguladı.
Hegseth ayrıca ABD'nin Ukrayna için NATO üyeliğini müzakereli bir çözümün uygulanabilir bir sonucu olarak görmediğini belirtti. Bunun yerine, Ukrayna için sağlam güvenlik garantilerinin yetenekli Avrupa ve Avrupa dışı birlikler tarafından desteklenmesi gerektiğini, ancak “NATO”nun karşılıklı savunma maddesi kapsamında olmaması gerektiğini öne sürdü. Ayrıca Hegseth, Ukrayna'da barış gücü olarak, hiçbir ABD askerinin konuşlandırılmayacağını açıkladı.
ABD’nin bu yeni duruşu, Ukraynalı yetkililer ve Avrupalı müttefiklerde, Ukrayna’nın egemenliğini baltalayabileceği ve daha fazla Rus saldırganlığını cesaretlendirebileceği endişelerine yol açtı. Ukrayna'nın ABD ve Rus yetkililer arasındaki ilk barış görüşmelerinden dışlanması da başka bir tartışma konusu oldu. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, Ukrayna'nın geleceğini etkileyen herhangi bir müzakereye dahil edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Uzmanlar bunların arkasında Trump yönetiminin odak noktasını “Çin’i ve ABD sınırlarını güvence altına almaya kaydırdığına ve dolayısıyla Avrupa güvenliğine olan katılımını azalttığına işaret ediyorlar. Hegseth bunu sözlü ifade ederek, ABD'nin NATO müttefikleriyle "artık dengesiz bir ilişkiye tahammül etmeyeceğini" vurguladı ve Avrupa'nın Ukrayna'nın savunmasına, finansman ve asker taahhütleri de dahil olmak üzere liderlik etmesi çağrısında bulundu. ABD, Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya askeri yardımın "ezici payını" sağlaması ve savunma harcamalarını GSYİH'nın yüzde 5'ine çıkarması konusunda ısrar ediyor; bu, mevcut yüzde 2 hedefinden önemli bir sıçrama.
Ama Ukrayna'nın ve AB'nin yüzüne kapıyı çarpan Hegseth'e karşı, Başkan Donald Trump, kapıyı araladı ve ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya askeri ve mali yardımına karşılık, Ukrayna’nın nadir metal kaynaklarına erişim istedi. Yani çeşitli yüksek teknoloji endüstrileri için gerekli olan bu kritik malzemeleri, Ukrayna’nın devam eden destek karşılığında tedarik etmesini önerdi.
Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky'ye sunulan bir taslak anlaşma, Ukrayna'nın nadir toprak mineral kaynaklarının yüzde 50 hissesini ABD'ye vermesini içeren bir planın ana hatlarını çizdi. Ayrıca aynı anlaşma olursa, ABD'ye üçüncü taraf projeleri üzerinde veto hakları da verecek.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski başlangıçta güvenlik garantileri için kaynakların kullanılmasını destekledi ancak ABD'nin ilk önerisini "sömürgeci" ve Ukrayna çıkarları için korumadan yoksun olduğu gerekçesiyle reddetti. Herhangi bir anlaşmanın, yatırımı daha fazla saldırganlığa karşı güvencelerle bütünleştirmesi gerektiğini söyledi. Trump yönetiminin bu yaklaşımı, kritik mineralleri güvence altına almak ve özellikle Çin olmak üzere yabancı kaynaklara bağımlılığı azaltmak için daha geniş bir stratejiyi yansıtıyor. Ancak Ukrayna anayasası, halkın rızası olmadan bu kaynakların transferini yasaklayarak olası anlaşmaları karmaşıklaştırıyor.
Başkan Trump ise bunu pragmatik bir ticaret olarak değerlendiriyor:
"Yüzlerce milyar dolar yatırıyoruz. Harika nadir toprak elementleri var ve ben nadir toprak elementlerinin güvenliğini istiyorum.”
Ukrayna, Rusya işgali altındaki topraklar da dahil olmak üzere geniş nadir mineral rezervlerine sahip. Avrupa'nın en büyük titanyum rezervlerine ve neodimyum ve itriyum gibi önemli miktarda lityum, grafit ve nadir toprak elementleri (REE) yataklarına sahip ve bunların tahmini değeri 12-14,8 trilyon dolar. Bu kaynakların yüzde 50'sinden fazlasının Rusya'nın işgal ettiği bölgelerde (örneğin Donetsk, Luhansk, Kırım) bulunduğu kaydediliyor. Rusya, kaynak açısından zengin alanlar da dahil olmak üzere Ukrayna topraklarının yüzde 20'sini kontrol ediyor. Örneğin, Donetsk'teki Shevchenko lityum yatağı, Rus işgali altındaki topraklara sadece 10 mil uzaklıkta ve bu da madeni çıkarma işlemini riskli hale getiriyor.
Bu mineraller ileri teknolojiler, savunma sistemleri ve yeşil enerji girişimleri için hayati öneme sahip ve ABD, küresel tedarik zincirlerine hâkim olan Çin'e olan bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.
ABD'nin planı, Ukrayna'nın egemenliğini baltalayabileceği ve Rusya'nın savaşma isteğini arttıracağı şeklinde endişelere yol açıyor. Avrupalı müttefikler ve Ukraynalı yetkililer bu konuya itiraz ediyor.
Donald Trump’ın daha başkanlık koltuğuna bile oturmadan ilgilendiği diğer bir ülke Grönland oldu. Şimdi Ukrayna ilgisine ve sundukları plana bakınca ne görüyoruz? Grönland da diğer bir nadir metaller ülkesi.
Grönland'ın nadir toprak elementleri (REE) ve kritik minerallerin geniş yatakları, onu yeşil teknolojiler, savunma sistemleri ve ekonomik kaldıraç için kaynak sağlamayı amaçlayan küresel güçler için odak noktası haline getirmiş durumda.
Grönland'da neodim, disprozyum (rüzgar türbinleri, elektrikli otomobil motorları için), lityum (piller), titanyum (havacılık), grafit (akümülatörler), kobalt (elektronik), Uranyum ve çinko (Nükleer enerji ve sanayi), demir cevheri ve bakır (altyapı ve yenilenebilir enerjiler) bulunuyor. Sadece Grönland'daki nadir toprak yataklarının, küresel talebin yüzde 25'ini karşılayabildiği raporlanıyor.
Grönland, elektrikli araçlar, rüzgâr türbinleri ve dijital altyapı için gerekli olan neodimyum, disprozyum ve lityum dahil olmak üzere AB sınırları içindeki 34 kritik ham maddeden 25'ine sahip. Bu nedenle........
© T24
