Kartalkaya yangını: Neden başımıza felaketler gelmeden önce harekete geçmiyoruz?
Diğer
22 Şubat 2025
Tuhaf bir ortamda yaşıyoruz. Şikâyet, çok bilmişlik, çığırtkanlık, komplo teorisi bol, dalga dalga çoğaltılıyor ama herhangi bir konuda taşın altına elini koymak, bir şeyleri düzeltmek için çalışmak yok. Ankara'da katıldığım bir konferansta felsefeci Prof. Dr. Ahmet İnam bunların sonucunu yani toplumda yarattığı kötü ve karamsar havayı benden çok daha güzel ifade etmişti.
Daha önce de bunları yazdım ama şimdi yazma nedenim, Kartalkaya yangın felaketi konusundaki gelişmeler. Bir felaket olduğunda, yapılabilecek şeyleri yapmak, belki siyasi ya da hukuki yollara başvurmak -ki bugün Kartalkaya'da olan yarın sizi de bulabilir-, gerekli soruları sorarak, sorunun özüne inmek, asıl sorulacak soruları sormak, gerekli siyasi, hukuki veya sivil toplum hareketleri yapmak yerine, çığırtkanlar gibi davranıp, bir yandan suçlayacak birilerini ararken, diğer yandan "ahhh ahh" diye dövünüp, birilerinin önümüze attığı sualleri evirip, çevirip konunun özünden uzaklaşıyoruz. Harekete geçmeyen yetkililer de toplumun bu garip tutumuna bakıp, aldırmayıp geçiyor.
Kartalkaya yangınında da benzer bir şey oldu. 21 ocaktan bu yana geçen sürede, bundan sonra aynı olayın tekrarlanmaması için yeni ve etkileyici bir gelişme oldu mu? Yok bence olmadı. Herkes kendi mezhebine göre fikirler ileri sürdü, ahladı pofladı, birilerini suçladı ama o kadar. Bir süre bayram ve tatillerde gideceğimiz otelleri nasıl seçeceğimiz soruları soruldu. Ama artık konuşan pek yok. Sadece kurbanların ailelerinin hukuki çabaları ile sosyal medyada oluşturdukları "Başka Canımız Yok" grubu var. Oysa geçen yıl Nisan ayında da Beşiktaş'taki gece kulübü yangınında 29 kişi vefat etmişti. Hatırladınız mı? Yani bu olaylar hep oluyor ve olduğunda da çok sayıda hayata mal oluyor.
Kartalkaya yangını biraz soğuduktan sonra yazmak istedim. Dikkati çekmek istediğim konu şu; bundan sonrası için acaba bir şey yapabilir miyiz? Bunun için konuyu daha iyi anlamamız, özüne inmemiz, neler olduğunu bilmemiz gerekli.
Çünkü bu olayda hepimizin üstünde durması gereken sorular ve yapılması için ısrar etmemiz gereken konular gayet açık bir şekilde önümüzde duruyor. Bunları konunun uzmanı ile konuştum. Ülkemizde yangın konusunu ele alıp, belli bir noktaya getiren ve 2021 yılında kaybettiğimiz Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç Beyefendinin öncülük ettiği Türkiye genelinde geçerli olan mevzuat ilk kez 2002'de yazılmış. Sonrasında Avrupa birliğine girme sürecinde Avrupa Standartlarını takip etme kararı ile 2002 yönetmeliği iptal edilerek Avrupa standartlarına da atıfta bulunacak şekilde 2007 yönetmeliği yayınlanmış. Ciddi anlamda yönetmelikte revizyonların yapıldığı yıl 2009 olmuş. 2012, 2015, 2017, 2018 ve 2020 yılında yapılan değişiklikler ise çok sınırlı olup yapılan ufak tefek değişikliklerden sonra günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek güncelleme gelmemiş.
Sn. Kılıç'ın kurucusu ve Onursal Başkanı olduğu Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfına günümüzde başkanlık eden Dr. Kazım Beceren ile konunun detaylarını uzun uzun konuştuk. Ama uzun okumak istemeyenler için aşağıya özetini yazayım;
- Asıl sorulması gereken soru; "İtfaiye neden geç geldi" değil "İtfaiye neden gelmek zorunda kaldı?" Yangının itfaiye gelmeden, tesiste özellikle can güvenliğini sağlamak için güvenli tahliyeyi yerine getirecek yapısal önlemler ile söndürülmesi gerekirdi. Bu nedenle yangını erken haber alıp duyuracak yangın korunum sistemleri ve yangının büyümeden kontrol altına alınıp söndürülmesini sağlayacak sistemler neden yoktu veya varsa neden devrede değildi.
- Otel, AVM, Gece Kulübü gibi yangınlar Doğal Afet değildir. Bu tür olayların felakete dönüşmesi alınacak tedbirler ile ö En azından yangının çıktığı bölümde kalması ve diğer bölümlere sirayetini önlemek mümkündür. Önlenemediyse nedenleri nelerdir?
- Bu tür yerlerde yangın korunum sistemlerine düzenli kontrol, test, bakım yapılıyor mu? Tesis çalışanlarına; binanın tahliye kararının nasıl verileceği, insanların tahliyesi sırasında yapılacaklar, yangına ilk müdahale konusunda eğitim veriliyor mu? Tatbikat yapılıyor mu? Kartalkaya'daki otelde mutfak çalışanlarının ve diğerlerinin eğitimi neden eksikti? Bunu denetleyen yok mu?
- AVM, Tiyatro ve Sinema salonları, Terminal Binaları, Stadyumlar, Spor Salonları gibi çok sayıda insanın birlikte bulunduğu topluma açık yerler, Oteller, Yurtlar gibi konaklama yapılan binalar, Fabrika gibi sanayi tesislerinin yangın güvenliği bakımından denetlenmesi yeterli mi? Kim denetliyor? Vatandaş mı denetleyecek? Tatile ya da alışverişe gideceğimiz binanın yangın güvenliği konusundaki yeterliliği, vatandaşlar tarafından değil, uzman görevliler tarafından denetlenmelidir.
- Türkiye İtfaiye Genel Müdürlüğü kurulmalıdır. 4 yılda bir yönetimleri değişen belediyelerin altında yer alan İtfaiye birimlerinde uzmanlık oluşamıyor. Ayrıca sadece yangına müdahaleyi gerçekleştirecek itfaiyecilerin yeterli değil. Mimar, mühendislerin de görev alabileceği ve denetim fonksiyonu yapabilecek bir yapı lazım ki bu durum sınırlı olarak sadece büyükşehir belediyelerinde var.
- Türkiye Yangın Yönetmeliği gerçek anlamıyla en son ne zaman güncellendi? Abdurrrahman Kılıç'ın önderliğinde sivil toplum kuruluşları çabalarıyla ilk kez 2002'de oluşturulmuş ve 2007'de son haline getirilmiş, 2009 da esaslı değişikliğin ardından 2012, 2015, 2017 ve 2020'de küçük değişiklikler yapılmış olan yönetmelik'in zamana uygun şekilde, yaklaşık 3 yılda bir olmak üzere sürekli güncellenmesi gereklidir. Neden güncellenmiyor?
- Yangın Güvenliği, bir uzmanlık alanıdır. Özellikle Sinema , Tiyatro, Kapalı Spor Salonları, AVM, Otel, Fabrika gibi çok sayıda insanın birarada olduğu binalarda, yangın güvenliği uzmanlar tarafından tasarlanmalı ve yapımı kontrol edilmelidir.
- Çok disiplinli bir dal olan yangın güvenliğinin stratejisinin oluşturulması ve bina için belirlenmiş olan yangın stratejisini yerine getirecek sertifikalı ürün kullanımı yangın sistemlerinde hayati önem taşır. Doğru projelendirme, sistemlerin kurulumu ve sistemler uygun şekilde devreye alındıktan sonra çalışırlığından emin olunacak işletme süreci, sistemlerin etkinliğinde belirleyicidir.
- Yangın korunma sistemleri, binalarda bulunan konfor sistemleri gibi değildir. Sistemlerdeki aksaklıkların düzeltilmesi için şikayetin meydana gelmesini bekleyecek bir lüksü yoktur. Yangının ne zaman çıkacağını bilmeniz mümkün olmadığı için tam da ihtiyacınız olduğu anda sistemlerin hizmet vereceğinden emin olunacak test, kontrol ve bakımları düzenli olarak yapılmalıdır.
- Yangın stratejisi, çok disiplinli bir alan olup, yapısal önlemler, mekanik yangın korunum sistemleri, elektrik yangın korunum sistemleri ve son olarak da itfaiye müdahalesinin yapılabileceği sistemleri kapsamaktadır. Ortalama büyüklükteki binanın gerek yapısal yangın güvenliği gerekse yangın korunum sistemlerinin tasarım kriterlerinin belirlenmesi ve bu kriterlere göre projelerinin hazırlanması yaklaşık 6 ay ile 12 ay arasında yapılabilir. İnşaatı sırasında bir o kadar da sistemlerin projelerine uygun yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Yangın korunum sistemlerinin kurulumu bittikten sonra fonksiyon testlerinin yapılıp sistemlerin düzgün çalıştığına kanaat getirilmesi için ihtiyaç duyulan süre ise en az 1,5 - 2 ay’dır.
- Yangın güvenliğinin sağlanmasının amaçlarından birisi "yangını çıktığı bölümde hapsetmek, diğer bölümlere sirayetini engellemektir". Bir diğeri ki, bizim için en önemlisi insanların kaçışını güvenli şekilde sağlayacak yapısal tedbirler ile bunları destekleyecek sistemleri (kaçış merdivenleri basınçlandırma sistemi gibi) tasarlamaktır. Endüstriyel tesislerde bunlara ne kadar dikkat ediliyor?
- İstanbul gibi yerleşim yerlerinde dar sokaklarda ulaşım, su temini gibi konular, yangın önleme stratejisinin önemli unsurlarıdır.
Şimdi söyleşinin uzun versiyonuna yani detaylarına bakmak isteyenler için aşağıda Dr. Kazım Beceren'in kendi sözlerine kulak verelim.
- Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Benim adım Kazım Beceren. İstanbul Teknik Üniversitesi Makina fakültesi mezunuyum. Aynı üniversitenin Fen Bilimleri Enstitüsünde yüksek lisansı ve doktora çalışmalarını tamamlayarak yüksek mühendis ve Doktor Mühendis ünvanlarına hak kazandım. Yangın Güvenliği konusunda danışmanlık hizmeti veriyorum. Doktora çalışmam da, yangın güvenliği üzerine idi. Kapalı Hacim Yangınlarının Modellenmesi gibi oldukça teorik bir konu üzerine çalışmamı yaptım ve 1996 yılında doktora derecemi aldım. 2014 yılına kadar çalıştığım İTÜ Makine Fakültesinden Öğretim Görevlisi olarak emekli oldum.
Emekli olduktan sonra da yangın güvenliği konusundaki çalışmalarıma hem profesyonel hem de sivil toplum kuruluşlarında devam ediyorum. Şu anda, 2021 yılında kaybettiğimiz değerli hocamız Prof. Dr. Abdurrahman KILIÇ’ın kurucusu olduğu "Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı" ile "Yangından Korunma Derneği"nin Başkanlığını yürütüyorum. Yani hocamızın yangın güvenliği ile ilgili temellerini atmış olduğu çalışmayı Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımız ile ileriye götürmek için çabalıyoruz.
- Eşim Abdurrahman hocayı çok önemserdi, birlikte pek çok projede çalıştılar. Türkiye'de bugün yangınla mücadele biraz ileriye gittiyse hocanın koyduğu kurallarla diye anlatırdı. Bunu bize açar mısınız?
Türkiye’de uluslararası seviyede bir yönetmeliğe sahibiz. Bu yönetmelik tamamen hocamızın çabalarıyla olmuştur. Özellikle benim ilk Araştırma Görevlisi olduğum 1987 yılına geri dönecek olursak. O zaman İstanbul Belediyesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasında yangın güvenliği konusunda yapılan ortak bir çalışma vardı. Bu çalışma için yapılan ilk toplantıda hocamız o zaman Yrd. Doç. olmasına rağmen, çok sayıda profesör arasından sıyrılmış. Üniversitede yapılan başlangıç toplantısında fikirleriyle, rektör yardımcısının ilgisini çekmiş, Rektörlük bu işin koordinatörlüğünü doğrudan hocamıza vermiştir. O proje yaklaşık olarak 3 ila 4 sene kadar devam etti. Bu araştırma projesinin neticesinde 11 ciltlik yayın ortaya çıktı.
Bu araştırma projesi, Sayın Bedrettin Dalan'ın belediye başkanlığı zamanında başlamıştı. Daha sonra Sayın Nurettin Sözen belediye başkanlığı seçimini kazanmış olup hatırladığım kadarı ile eski dönemden gelip yeni belediye başkanlığında da devamına karar verilen tek projedir.
Abdurrahman hoca, projenin devamı olarak Sayın Nurettin Sözen döneminde --öncelikle Japonya'da yaklaşık 4 ay süren bir eğitim aldıktan sonra—İstanbul İtfaiye Müdürü olarak göreve başlamıştır. Hocamız itfaiye müdürlüğü yaptığı dönemde uluslararası kurallara göre itfaiye teşkilatının yükseltilmesi için çok çaba harcadı. Türkiye'deki ilk yönetmelik, İstanbul Belediyesi'nin 1992 yılında çıkan yönetmeliğidir ama bu sadece İstanbul için geçerli olan bir yönetmelikti.
İstanbul Yangın Yönetmeliği az önce bahsettiğim araştırma projesi sonucu hazırlanan 11 ciltlik yayından türetilmiş bir yönetmelikti. Sonraki yıllarda çeşitli iller, Bursa, Ankara, İzmir kendi yönetmeliklerini çıkardı.
Aslında ihtiyaç olan Türkiye genelinde geçerli olacak bir yönetmelikti. Bu amaçla, söz konusu yönetmelik için çok çaba gösterildi en son Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'i Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı heyeti olarak ziyarete gittiklerinde Abdurrahman Hoca kendisine sunum yaptı ve........
© T24
