Türkiye siyasetinde kritik eşik
Diğer
28 Mart 2025
“Kritik eşik” kavramı, bir ülkenin gidişatının belirsizleştiği anlara göndermede bulunur; geçmişin etkisinin zayıfladığı, geleceğin ne olacağının belirsizleştiği ve siyasi aktörlerin eylemlerinin son derece önemli hale geldiği dönemlerdir bunlar. Kimse böyle dönemlerde ne olacağını tahmin edemez.
Bu son bir haftada Türkiye tam da böyle bir ana girdi.
İktidar 2002’den bu yana karşılaştığı her büyük siyasi krizden, demokratik reform veya uzlaşmayla değil, daha derin bir demokratik gerileme ile çıktı. Ve her seferinde yetkileri daha da merkezileştirdi ve kurumları ve kuralları daha çok kontrol altına aldı.
Bu krizi önceki krizlerden ayıran ve onu bir kritik eşik haline getiren şey, yalnızca iktidarın bu kez giriştiği işin devasa boyutları değil; aynı zamanda bu devasa sürecin gerçekleştiği siyasal konjonktürün kendisi.
İktidarın geçmişte karşı karşıya kaldığı krizlerden farklı olarak bu kriz beş temel alanda rejimin sınırlarını zorluyor: meşruiyet, liderlik, anlatı, ekonomi ve toplumsal mobilizasyon.
Yirmi yılı aşkın bir süredir iktidar, siyasal meşruiyetini büyük ölçüde seçimlerden aldı. Seçim meşruiyeti, popülist siyasetinin temel dayanağıydı; kendisini “halkın” yegâne temsilcisi olarak konumlandırmasına imkân tanıdı.
Bu temsile dayalı meşruiyet, iktidara bir tür koruma kalkanı sundu. Uluslararası eleştirileri savuşturdu, iç muhalefeti etkisizleştirdi ve derin toplumsal kutuplaşmalara rağmen krizlerle dolu bir ülkeyi yönetilebilir kıldı.
Ancak bugün yaşanan kriz, önceki örneklerden belirgin biçimde ayrılıyor. Geçmişteki krizler genellikle seçilmiş bir iktidar ile yargıçlar, askerler ya da protestocular gibi seçilmemiş aktörler arasında yaşanmıştı. Oysa bu kez kriz, doğrudan “halkı” temsil etme iddiasında bulunan iki seçilmiş aktör arasında şekilleniyor.
Daha da önemlisi, Türkiye'yi pek çok benzeri rejimden ayıran temel unsur, olağanüstü kutuplaşmış siyasal ortamda bile iktidar değişiminin sandık yoluyla mümkün olduğu inancıydı. Partiler üzerinden siyasal rekabetin tüm asimetrik kaynaklara rağmen korunabiliyor olmasıydı. Demokratik kurumların ve sivil alanın zayıfladığı bir bağlamda bu inanç, sistemi ayakta tutan en temel dayanak olurken, iktidara dolaylı bir rıza kaynağı olarak işlevi görüyordu.
Ancak son bir haftada yaşanan gelişmeler, muhalif seçmen açısından seçim rekabetinin hâlâ anlamlı olduğuna dair inancı sarstı. Bu kurucu tuğlayı yerinden oynatmak, son yirmi yıldır ülkenin siyasal dengesini ayakta tutan çerçevenin ağır bir darbe alması anlamına geliyor.
Bu dönemi önceki krizlerden ayıran bir diğer önemli unsur ise bir liderin varlığı. 2013’teki Gezi Parkı protestolarında ortak bir lider figürünün, kurumsal taleplerin ya da muhalefet içi koordinasyonun yokluğu bu hareketin kalıcılığını, sürdürülebilirliğini ve dolayısıyla uzun vadeli etkisini sınırlamıştı.
Muhalefet içindeki liderlik krizi, kurumsal siyaset alanında da uzun süredir kendini gösteriyordu. Bu kriz, 2014 seçimlerinde CHP ve MHP'nin çatı aday olarak gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu, 2018 seçimlerinde Abdullah Gül ismi etrafında yaşanan tartışmalar ve ardından Muharrem İnce’nin adaylığı, son olarak da 2023’te Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı etrafında kristalize oldu. Ve hiçbir zaman kalıcı bir biçimde çözülemedi.
İronik bir şekilde, İmamoğlu’nun tutuklanması, muhalefetin uzun süredir devam eden ve İmamoğlu bütün bunlar yaşanmadan CHP adayı olsaydı bile çok kolay bir biçimde çözülemeyecek liderlik krizini çözmüş oldu.
Bu adım, her şeyden önce, cumhurbaşkanlığı adaylığı etrafındaki muhalefet içi rekabeti ve belirsizliği ortadan kaldırdı. İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verilen gün yapılan ön seçimlerde CHP verilerine göre 15 milyon kişi oy kullandı. Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde ön seçim tarihinde benzeri görülmemiş bu sayı, aynı zamanda CHP’nin 2023 genel seçimlerinde aldığı toplam oyu aşıyordu. İster cezaevinde olsun ister özgür, bu seçimli toplumsal destek İmamoğlu’nu fiilen ortak aday haline getirdi. İmamoğlu hoşnutsuzluğuna dayanan CHP içi itirazları sessizleştirdi.
2023 seçimlerinin ardından Altılı Masa’nın eski bileşenlerinden bazı isimlerin........
© T24
