Trump planı: Yabancı düşmanlığını da kapsayan üniversiteyle savaş Harvard'la sınırlı değil
Diğer
24 Mayıs 2025
Trump’ın Amerikan üniversitelerine yönelik şüphesi (ve düşmanlığı) yeni değil; bu tutum ilk başkanlık döneminde açıkça şekillenmeye başlamıştı.
2019’da imzaladığı “Üniversitelerde Özgür Düşünce ve Hesap Verebilirlik” başkanlık kararnamesiyle, muhafazakâr fikirlerin kampüslerde bastırıldığını öne sürerek, yükseköğretim kurumlarını federal fonları kesmekle tehdit edecekti. Aynı dönemde, çeşitlilik ve eşitlik politikaları izleyen bazı üniversitelere yönelik siyasi soruşturmalar başlattı.
Ancak bu girişimlerin çoğu, anayasal sınırlamalar ve kamuoyu tepkisi nedeniyle ciddi yaptırımlara dönüşemedi.
Trump’ın ilk döneminde başlattığı kavga, ses getirdi ama sistemi dönüştürmeye yetmedi.
Trump’ın üniversitelerle kavgası ikinci döneminde, tıpkı yargıdan medyaya kadar uzanan diğer kurumlarla olan mücadelesi gibi, keskinleşti ve sertleşti. Bu kez savaşın merkezinde Harvard olacaktı.
Nisan 2025’te Beyaz Saray’dan üniversiteye bir talepler listesi gönderildi. Bu liste bir uyarı ya da tavsiye listesi değil; doğrudan bir müdahale planıydı.
Harvard’ın eline ulaşan mektupta kapatılması gereken öğrenci kulüplerinden, sonlandırılması istenen çeşitlilik ve kapsayıcılık programlarına; yeniden yapılandırılması talep edilen yönetim süreçlerinden, işe alım ve öğrenci kabul sistemlerinin “millî değerlere uygunluk” temelinde gözden geçirilmesine kadar her şey vardı.
Liste uzundu, kapsamlıydı ve tehditkâr (ve aşağılayıcı) bir dile sahipti. Eğer bu talepler eksiksiz şekilde yerine getirilseydi, Harvard yalnızca özerkliğini değil, prestijini de yitirirdi.
Harvard yönetimi, bu müdahaleyi anayasal özerkliğe ve akademik özgürlüğe yönelik bir saldırı olarak değerlendirdi. Rektörlük, belgeyi kamuoyuna açık biçimde reddetti, federal mahkemeye başvurdu ve Trump yönetiminin taleplerini “politik baskının akademik kurumsallık üzerindeki en çıplak biçimi” olarak tanımladı.
Trump’ın Harvard’a yönelttiği taleplerin, diğer üniversitelere gönderilenlerle karşılaştırıldığında çok daha ağır olduğunu söylemeliyim. Aslında Trump (makul) bir sınırda durabilseydi, Harvard yönetimi bu sınırda durup çatışmadan kaçınmayı tercih edebilirdi.
Harvard (belki biraz da zorunda kaldığı için) direndi. Ve bu direnişin bir bedeli oldu.
İlk adımda, © T24
