menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ağaçların gözyaşları

20 1
08.09.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

08 Eylül 2024

İyi geçirilmemiş bir ömrün huzurlu bir ölümle sonlanamayacak olması gibi, ben de yaz dönemini, hiç geçmeyecek gibi gelen can sıkıntım ile ağırlaşmış benliğimin hangi mevsime karışacak olmasını umursamadan bitiriyorum.

Her gün üzerimize boca edilenleri ürpererek izlerken, acı çekmek yerine sürekli acıya değmek ile geçiyor zaman.

Acıyla boğuşmaktan, acı çekmeye zaman bırakmayan coğrafyanın sokaklarında vahşice köpek öldüren, bir lokmacık çocuklara olmadık ölümler biçenlerin uğursuz hayaletleri kol geziyor.

Yaşamak; ne yağdıran ne de dağılan bulutlarla dolu, aysız, yıldızsız kalmış bir gökyüzü altında bitkinlikten uğranılan düşsüz, kısa uykulara benziyor.

Mevsimin güze kavuşacak olması ise benim için yalnızca, ölüsünü kaldıracak mecalimizin kalmadığı akademinin koridorlarında bir hayalet gibi dolaşmak zamanının, gri şehir sokaklarında tüm özlemlerimi kahve kokusuyla bastırmaya çalışacağım günlerin habercisi.

Tek isteğim kendimi doğada, ıssız bir sesizlikte eritmek.

Çok zamandır, milyonlarca yıldır birlikte evrimleşip gezegeni paylaştığımız milyonlarca canlı ile ahengi yakalamaya da canlı çeşitliliği içinde erimeye de yanaşmayıp, doğaya, doğamıza başkaldıran türümüzün coğrafya ile ilişkisine epeyce kafa yoruyorum.

Bir yandan da yerleşik olduğumuz coğrafyanın irademiz dışında genlerimize, hücrelerimize sızdığını, tekil genlerimizden daha baskın olarak soy kalıma karıştığını duyumsayamayan insanın, zaman ve ölümle ilişkisini anlamaya çalışıyorum

Coğrafya ile insanın ilişkisini kavrayamayanlar ise ironik olarak coğrafyasına en fanatik tapanlar oluyor.

Hasbelkader farklı coğrafyalarda doğmuş olanlara kin besliyor, soyunu kırmaya kalkışıp savaşlara giriyor.

Bu yaz, Ege'de karşı kıyıdaki o adaya düşürüyorum yolumu.

Aslında ihtiyatlı bir beklenti içindeyim.

Muradım, ağaçları, ağaç gölgesine sığınanları yok edenlerden uzaklarda, onları anımsatacak ses ve sözün olmadığı bir kıyıda, derin uykularla iyileşip dinlenmek.

Ama karşıma teselliye benzeyen, geceyi kutsayan ay ışıkları gibi teskin edici, ağaçlar misali köklenmiş kadim bir hikâye çıkıyor.

Bir ağaca kayıtlanıp, gelen tüm istilacıları savuşturup hatta onlardan kalanları da koruyup, o ağacın gözyaşlarından duru, sevinçli bir yaşam devşirmiş bu insanların hikâyesinden söz etmek istiyorum.

Dokusuna kalabalıklardan kalma çöp, rögar kokusu sinmiş Çeşme'de bir gece önceki yemeğe ödediğimiz hesap ile genzim yanarak, uzun kuyruklar bekledikten sonra yolculuk teknemize biniyoruz.

İlk karşılaşma anında yeşilliksiz, özelliksiz görünen adanın dar sokaklarından geçerken, turunç kokularını hissetmek için arabanın camlarını açıyoruz.

Kalacağımız yer bir sarnıcın üzerinde, kocaman bir avlunun içinde.

Resepsiyonda, ünlü bir doğa dergisinin işaretlenmiş sayfasında, kalacağımız yeri öven yazıyı gördüğümü belli edince Maria "Burada kalan bir adam yazmış, meğer gazeteciymiş, şans kapımızı uykuda çaldı işte" diyor.

Arazinin beşinci kuşak sahibi Maria devam........

© T24


Get it on Google Play